500 gr karides, 1 küçük soğan, 1 küçük havuç, 1 ince dal pırasa, 1 kerevizin dal ve yaprağı, 1 çay kaşığı tuz. sos için, yarım su bardağı yoğurt, 1 yemek kaşığı ketçap, 2 diş sarmısak, 1 tatlı kaşığı sirke, 1 tatlı kaşığı limon suyu, madanoz.
karidesleri önce temizleyin. sosu hazırlamak için yoğurt ve ketçapı karıştırın, bunlara sarmısağı ezerek katın. sirke, limon suyu, kıyılmış maydanozu ilave ederek iyice karıştırın. soğuyan karidesleri önce kafalarını kopartıp kabuklarını zedelemeden soyun, tek sıra olarak yayvan bir servis tabağına dizin. üzerine sosu dökerek sofraya getirin.
isterseniz karıştırmadan sosu ayrı bir kapta söğüş karideslerin yanında servis yapabilirsiniz.
'deli' parçası. bok sorun yok diye devam eder şarkı.
her gün biri öldürüyor diğerini
gazetelerde faili meçhul bir kişi daha
her gün aynı oyun değişen bir şey yok
yine de diyorsun ki hiç bir sorun yok
sorun yok? bok sorun yok
onlar otururken rahat evlerinde
diğerleri çalışır atölyelerde yine de
kazandığın paranın bir değeri yok
ve sen hep diyorsun ki hiç bir sorun yok
sorun yok? bok sorun yok
abilerim ablalarım haydi kaldırın ellerinizi havaya
başlayalım birlikte şuursuzca sallanmaya
hiç bir sorun yok ki bizim bu mükemmel hayatımızda
salla at ne varsa, sakın dönüp de bakma arkana
sorun yok bende hiç sorun yok
sorun yok sende hiç sorun yok
sorun yok bizde hiç sorun yok
sorun yok bu yerde hiç sorun yok
her gün biri öldürüyor diğerini
gazetelerde faili meçhul bir kişi daha
her gün aynı oyun değişen bir şey yok
yine de diyorsun ki hiç bir sorun yok
sorun yok? bok sorun yok
onlar otururken rahat evlerinde
diğerleri çalışır atölyelerde yine de
kazandığın paranın bir değeri yok
ve sen hep diyorsun ki hiç bir sorun yok
sorun yok? bok sorun yok
abilerim ablalarım haydi kaldırın ellerinizi havaya
başlayalım birlikte şuursuzca sallanmaya
hiç bir sorun yok ki bizim bu mükemmel hayatımızda
salla at ne varsa, sakın dönüp de bakma arkana
sorun yok bende hiç sorun yok
sorun yok sende hiç sorun yok
sorun yok bizde hiç sorun yok
sorun yok bu yerde hiç sorun yok
kürtçe bir erkek adı. kızıl saçlı erkek anlamına gelir.
marquis de sade'ın kitabı. bol bol sansürlenmiş bir kitaptır. pier paolo pasolini 1975'de filmini çekmiştir. sapkınlıkla iktidarın ilişkisi pek başarılı bir şekilde anlatılır.
(bkz: marquis de sade)
(bkz: pier paolo pasolini)
(bkz: marquis de sade)
(bkz: pier paolo pasolini)
asıl adı calvin broadus 20 ekim 1972 de doğdu ve long beach, ca da büyüdü. '2pac' ve 'dr. dre' ile birlikte west side hip hopun önde gelen isimlerinden. funky ritimlere olan ilgisi onun müziğini diğer hip hopculardan ayırır. gangsta rapin zirvede olduğu dönemlerde tek geçile isimlerden biriyken, mtvnin hip hopa olan ilgisinin artışıyla dünyadaki new generation tarafından da tanındı. genelde sefil rollerde oynadığı komik filmleri vardır. birinde tekerlekli sandelyedeki torbacı rölündeydi.
sakin, güzel ve hisli şarkılardır. gecenin bir saatinden sonra insanın dostu gibi bir şey olurlar. kafa şişmiştir ve bir nebze olsun dinlendirirler insanı.
slide kullanılan gitarı anlatır.
(bkz: slide)
(bkz: slide)
kayma, kaydırak, heyelan anlamına gelen ingilizce sözcük. genelde cam veya metalden oluşan parmak boyunu geçmeyen silindir bir aparatla gitar çalma stiline verilen addır. mississippi'de doğan, delta bluesun bolca kullandığı bir tarzır. amerika'da büyük kente göç döneminde en çok göç alan bölgelerden biri olan chicago'da popülerliği artmıştır. mississippi bluesun devamı niteliğindeki chicago bluesda da kullanılır slide tekniği. led zeppelin'in riverside blues klibinde sokakta görülen bluescu amcam bunlara bir örnek teşkil eder. klip chicago'da mı çekilmiş bilemedim ama laf yakıştı sanki.
durumcu olarak da bilinirler.
devrimden söz etmek gülünç geliyorsa...
"devrimden söz etmek gülünç geliyorsa, toplumun kökten dönüştürülmesi ihtimallerinin güçlü olduğu modern toplumlarda, örgütlü devrimci hareketlerin uzun bir süredir ortadan kaybolmuş olmasındandır. ama varolan düzeni şu ya da bu biçimde kabul etmek anlamına geldiği için, devrim dışındaki her şey çok daha gülünçtür aslında. 'devrimci' sözcüğü, reklamcılıkta, sürekli kılık değiştiren bir metada yapılan ufacık bir değişikliği anlatacak kadar yansızlaştırılmışsa eğer, bütünsel ve arzulanabilir değişim ihtimallerinin artık hiçbir yerde dile getirilmeyişindendir. bugün devrimci tasarı, tarih tarafından başarısız olmakla, yeni bir yabancılaşmaya yol açmakla suçlanıyor. bu, egemen toplumun kendisini, gerçekliğin bütün alanlarında, devrimcilerin beklediğinden çok daha iyi bir biçimde savunduğunu kabul etmek anlamına gelir; yoksa egemen toplumun daha katlanılabilir hale geldiğini değil. devrim yeniden yaratılmalı, hepsi bu."
ınternational situationniste, sayı:6, 1961
devrimden söz etmek gülünç geliyorsa...
"devrimden söz etmek gülünç geliyorsa, toplumun kökten dönüştürülmesi ihtimallerinin güçlü olduğu modern toplumlarda, örgütlü devrimci hareketlerin uzun bir süredir ortadan kaybolmuş olmasındandır. ama varolan düzeni şu ya da bu biçimde kabul etmek anlamına geldiği için, devrim dışındaki her şey çok daha gülünçtür aslında. 'devrimci' sözcüğü, reklamcılıkta, sürekli kılık değiştiren bir metada yapılan ufacık bir değişikliği anlatacak kadar yansızlaştırılmışsa eğer, bütünsel ve arzulanabilir değişim ihtimallerinin artık hiçbir yerde dile getirilmeyişindendir. bugün devrimci tasarı, tarih tarafından başarısız olmakla, yeni bir yabancılaşmaya yol açmakla suçlanıyor. bu, egemen toplumun kendisini, gerçekliğin bütün alanlarında, devrimcilerin beklediğinden çok daha iyi bir biçimde savunduğunu kabul etmek anlamına gelir; yoksa egemen toplumun daha katlanılabilir hale geldiğini değil. devrim yeniden yaratılmalı, hepsi bu."
ınternational situationniste, sayı:6, 1961
argoda sigara. ufak üflemeli bir yerel müzik aleti.
sokakta insanlara yapışıp bozuk para toplamak.
ağızda sigarayla bilardo oynanmaması için bilardo salonlarının duvarlarına asılan yönetim uyarısı. çalınıp yatak odasında yatağın hemen başına 'baretsiz çalışmak yasak' ile birlikte en çok asılan tabelalardan biridir.
bok, kaka, dışkı.
glaskow'dan bir new-rave grubu. discopunk'ın eğlenceli örneklerinden.
californiyalı indie rock grubu. tear you apart ve broken promises for broken hearts adlı parçaları süperdir.
'charles manson' ailesinin kurbanı hatun kişi. 'susan atkins' sharon tate'in eline bulaşan kanı yaladıktan sonra vay be uçtum demiş. akıllara ziyan.
bayan popo olarak tanınan 1962 doğumlu sinema oyuncusu. 1986 yılı aralık ayı playmenine verdiği pozlarla erotik oyuncu kavramını tekrar anlamlandırdı.
sevişmeyi her anıyla seven aşk militanının sloganı. kur yapmaktan şımarık ve aptalca denebilecek bakışmalara, cilveleşmelerden fingirdeşmelere, ilk defa eline dokunmaktan ilk öpücüğe her anın değerini bilmektir. sevişmeyi eşli masturbasyon, boşalmaya kadar süren sportif bir eylem olarak görmemektir. bedenle esir olmamak, bedenin esiri olmamaktır. resmi aşk ve sevişmeye uygun davranmamaktır, illegaldir, özgürleştiricidir, tutkuyla tavsiye edilir.
hayattan orgazm tadında zevk alan insandır.
hocaların hocası. kelimenin her anlamıyla işin kitabını yazmış insan. pamuk teyze.
dünden bugüne tiyatro düşüncesi, gelişim sürecinde türk tiyatrosu, oyunlar ve gerçekler, izleri kaldı (tiyatro eleştirileri), yaşamın kırılma noktasında dram sanatı, cumhuriyetin 75 yılında türk tiyatrosu, oyundan düşünceye adlı kitapların, pekçok makalenin araştırma yazısının yazarı.
dünden bugüne tiyatro düşüncesi, gelişim sürecinde türk tiyatrosu, oyunlar ve gerçekler, izleri kaldı (tiyatro eleştirileri), yaşamın kırılma noktasında dram sanatı, cumhuriyetin 75 yılında türk tiyatrosu, oyundan düşünceye adlı kitapların, pekçok makalenin araştırma yazısının yazarı.
devamı genelde ben çok uzaklarda olacağım diye devam eden film klişesi. sabah anlamı yeni kalkan yazarların göreceğini düşünerek gece yazan yazar içinse devamı, benim kıçımda pireler uçuyor olacak olarak kullanılır.
amerikan filmlerinde duyduğumuz repliklerden biri. bırak loloyu, hikaye anlatma, lafsalatası yapma anlamına gelir.
seni döverim, bu da son uyarım anlamına gelen söz. aslında sorudan öte uyarıdır.