keyfine düşkün insan, ehlikeyif. 'hedonist' de denir.
nina simone parçası.
(bkz: sea lion woman)
(bkz: sea lion woman)
'feist' in coverladığı nina simone parçası. orjinali see line woman.
(bkz: see line woman )
(bkz: see line woman )
1984 amerika doğumlu oyuncu. müzik olayına da atılmış güzellikler insanı. summertime'ı da süper söylemiş. anywhere ı lay my head adlı bir albümü var.
summertime da unexpected dreams - songs from the stars adlı albümden dinlenebilir. aynı zamanda blues women anthology vol.3 adlı albümde de var parça.
summertime da unexpected dreams - songs from the stars adlı albümden dinlenebilir. aynı zamanda blues women anthology vol.3 adlı albümde de var parça.
askıntı olmak. sümük gibi yapışmak, muhabbete zorla girmeye çalışmak.
maç izleyen insanın yanında oturan insanın saçma sapan ve can sıkıcı yorumlarına dayanamayarak yaptığı hareket.
anarko-sendikalizm grev ve boykotla beraber üç temel doğrudan eylem tarzından biridir. sabotajı, her türlü olası yöntemle üretimin düzenli sürecini engellemek diye anlatır goldman, sendikalizm: kuram ve pratik, kızıl emma konuşuyor, s.71'de. sistematik işten kaytarma, iş yavaşlatma, belge doldurma hataları, belge kaybetme gibi yollarla işçi mücadelerinde yıllarca uygulanmıştır. italya'daki 1967 demiryolu grevi sırasında trenlerin üzerindeki yön levhalarının sürekli değişip durması da buna bir örnek.
ayrıca 'earth first' adlı anarşist ekolojist örgütün de sıkça kullandığı eylemlilik tarzıdır. ağaçların içine yerleştirilen demir çubuklarla hızarları etkisiz hale getirmek ya da iş makinelerini çalışmayacak hale sokmak gibi tarzlarda eylemlerde bulunurlar.
ayrıca 'earth first' adlı anarşist ekolojist örgütün de sıkça kullandığı eylemlilik tarzıdır. ağaçların içine yerleştirilen demir çubuklarla hızarları etkisiz hale getirmek ya da iş makinelerini çalışmayacak hale sokmak gibi tarzlarda eylemlerde bulunurlar.
siyam balığı. francis ford coppola'nın 1983 tarihli siyah beyaz filmi. s. e. hinton'un aynı adlı romanından uyarlanmış film. oyuncu kadrosunda yok yok. matt dillon, mickey rourke, vincent spano, dennis hopper, nicolas cage, larry fishburne'un çıtır zamanları ve tom waits. dune ve dekaloglarla birlikte sabaha kadar izlendiğinde imagination vaginationa sebep olabilecek film. ve an itibariyle gaza gelip izlenilmesi düşünülen film.
1936 doğumlu amerikalı oyuncu. pekçok insanın tahtına brad pitt'i yakıştırdığı aktördür. yakışıklı olduğu kadar yetenekli olmanın yanı sıra alternatif film festivalleriyle uğraşan kendi çapında idealist insan.
8 mayıs 1911 mississippi'de doğmuş olan blues gitaristi. ruhunu şeytana sattığı ve şeytanın da onun gitarını akord ettiğine dair bir efsane vardır. hiçbir kurala uymayan gitarının akordu ve bunu yapmayı kimseye öğretmemesi bu efsaneyi güçlendirmiştir. 16 ağustos 1938 yılında çalıştığı barın sahibinin karısıyla yattığı nedeniyle bar sahibi tarafından zehirlenerek öldürülmüştür. crossroads adlı filme de esin kaynağı olmuş hayatı. eric clapton'un johnson parçalarından oluşan me and mr. johnson adlı bir albümü var. geniş özgeçmişi içinhttp://www.studyoimge.com/makale/263/blues-and-roll-un-babasi-robert-johnson
(bkz: crossroads)
(bkz: crossroads)
the doors parçası. jim morrison ve john lee hooker'ın beraber söylediği versiyon süper. uuuh baby sesleri havasına hava katmıştır parçanın.
insanın dünya işlerinden el ayak çekmesi için kimseden olur almaya ihtiyacı yoktur anlamına gelen söz.
cinsel taciz kurbanlarının gönüllü avukatı 'bikini kill' in kurucularından 'kathleen hanna' nın oluşturduğu feminist alternative yeratı kültürü. 1990 larda etkisini gösteren indie punk hareket erkekegemen kültüre karşı müzisyen kadınların başlattığı bir isyandır.
'le tigre', 'bikini kill', 'sleater-kinney', 'hole', 'yeah yeah yeahs', 'chicks on speed', 'pj harvey', 'ladytron', 'cansei de ser sexy ' gibi gruplar bir dinlenebilir.
'le tigre', 'bikini kill', 'sleater-kinney', 'hole', 'yeah yeah yeahs', 'chicks on speed', 'pj harvey', 'ladytron', 'cansei de ser sexy ' gibi gruplar bir dinlenebilir.
2002 de johnny borrell tarafından kurulan isveçli grup. daha çok tazeler ve keyifliler.
bir jimi hendrix parçası. yağmurdan dolayı konserini iptal etmek zorunda kalıp günlerce otel odasında bekledikten sonra yazıyor bu parçayı.
cough, cough, snıff, snıff
hey man, take a look out the wındow
and see what's happenıng
hey man, ıts raının' ıts raının' outsıde man
oh don't worry about that, brother
everythıng's gonna be everythıng
we'll get ınto somethıng real nıce, you know
why don't ya sıt back and groove on a raıny day
snıf, yeah
snıff
yeah ı see what you mean brother
maybe ı can groove
raıny day dream away
let the sun take a holıday
flowers bathe and uh
see the chıldren play
lay back and groove on a raıny day
well ı can see a bunch of wet preachers, look at 'em on the run
the carnıval trafıc noıse, ıt sınks
ınto the splashy hum
even the ducks can groove
raın burdend ın a park-sıde pool
and ı'm leanın out my wındow sıll
dıggın' everythıng
and uh you too
raıny day raın all day
aın't no use ın gettın' up tonıght
just let ıt groove ıts own way
let ıt draın
your worıes away
lay back and groove on a raıny day
lay back and dream on a raıny day
cough, cough, snıff, snıff
hey man, take a look out the wındow
and see what's happenıng
hey man, ıts raının' ıts raının' outsıde man
oh don't worry about that, brother
everythıng's gonna be everythıng
we'll get ınto somethıng real nıce, you know
why don't ya sıt back and groove on a raıny day
snıf, yeah
snıff
yeah ı see what you mean brother
maybe ı can groove
raıny day dream away
let the sun take a holıday
flowers bathe and uh
see the chıldren play
lay back and groove on a raıny day
well ı can see a bunch of wet preachers, look at 'em on the run
the carnıval trafıc noıse, ıt sınks
ınto the splashy hum
even the ducks can groove
raın burdend ın a park-sıde pool
and ı'm leanın out my wındow sıll
dıggın' everythıng
and uh you too
raıny day raın all day
aın't no use ın gettın' up tonıght
just let ıt groove ıts own way
let ıt draın
your worıes away
lay back and groove on a raıny day
lay back and dream on a raıny day
bir şeyin yüzeyindeki küçük çıkıntı, kabarcık. makarasına kullanılma alanları oldukça geniştir.
ünlü antropolog marcel mauss un 20. yüzyılın ilk çeyreğinde ortaya attığı ve daha sonra bataille, derrida gibi düşünürlerce yeniden ele alınan potlaç ve armağan kavramları sanki bu olaylarda yeni bir tartışma zemini buluyorlar kendilerine. günümüzde armağan konusuna yönelen radikal akademik çalışmalarda bir artış olduğunu, alain caillé ve ahmet insel in de kurucuları arasında yer aldığı mauss grubunun özel çabalarının yanı sıra başka pek çok çevrede de ilgili çalışmaların çoğaldığını gözlemlemek mümkün...
potlaç, dünyanın farklı yerlerindeki eski toplumlarda versiyonları görülen, bir tür gönüllü yağma gibiydi. insanlar doğum, evlilik gibi fırsatlarda şölenler düzenliyor, şenlik eşliğinde birikmiş zenginliklerini yağmalatıyorlar hatta kimi zaman bir kısmını tahrip ediyorlardı. satış ve karşılıklılığa değil, zorunlu armağanlaşmaya dayanan armağan iktisadının bir parçasıydı.
(alıntı: bia haber merkezi 18.01.2002 süreyya evren bia (istanbul) - güzel arjantin; bizim kriz kardeşimiz)
potlaç, dünyanın farklı yerlerindeki eski toplumlarda versiyonları görülen, bir tür gönüllü yağma gibiydi. insanlar doğum, evlilik gibi fırsatlarda şölenler düzenliyor, şenlik eşliğinde birikmiş zenginliklerini yağmalatıyorlar hatta kimi zaman bir kısmını tahrip ediyorlardı. satış ve karşılıklılığa değil, zorunlu armağanlaşmaya dayanan armağan iktisadının bir parçasıydı.
(alıntı: bia haber merkezi 18.01.2002 süreyya evren bia (istanbul) - güzel arjantin; bizim kriz kardeşimiz)
nasrettin hoca yaklaşımıyla, olmaz böyle bir tür diyenlere öldüğüne inanıyorsun yeniden doğduğuna neden inanmıyorsun esprisinin çıkmasına sebep olan yeni akım punk.
joy division, the cure, ınterpol, siouxsie and the banshees, bauhaus, sonic youth, the smiths, echo & the bunnymen, gang of four, new order, the jesus and mary chain, talking heads, nick cave and the bad seeds, the fall, cocteau twins, wire, killing joke, she wants revenge, public ımage ltd. ve the sisters of mercy gibi grupları bu tarza dahil etmiş lastfm.
joy division, the cure, ınterpol, siouxsie and the banshees, bauhaus, sonic youth, the smiths, echo & the bunnymen, gang of four, new order, the jesus and mary chain, talking heads, nick cave and the bad seeds, the fall, cocteau twins, wire, killing joke, she wants revenge, public ımage ltd. ve the sisters of mercy gibi grupları bu tarza dahil etmiş lastfm.
gilles deleuze'ün sade'ın ve masoch'un edebi dilini anlatmak için kullandığı kavram. şöyle aktarılabilir kısaca;
pornolojik edebiyat her şeyden önce dili kendi sınırlarıyla karşı karşıya bırakmayı amaçlar --yani bir anlamda 'dil-olmayan' şeyle (konuşmayan şiddet, hakkında konuşulmayan erotizm). ama bu iş ancak dilin içinden bölünmesiyle mümkündür: emre dayalı, buyurucu ve tasviri işlev daha üstün bir işleve doğru kendilerini aşmalıdırlar: kişisel unsur böylece yansıma yoluyla kişisel olmayan unsura varır.
pornolojik edebiyat her şeyden önce dili kendi sınırlarıyla karşı karşıya bırakmayı amaçlar --yani bir anlamda 'dil-olmayan' şeyle (konuşmayan şiddet, hakkında konuşulmayan erotizm). ama bu iş ancak dilin içinden bölünmesiyle mümkündür: emre dayalı, buyurucu ve tasviri işlev daha üstün bir işleve doğru kendilerini aşmalıdırlar: kişisel unsur böylece yansıma yoluyla kişisel olmayan unsura varır.
insan katlama sanatı.
-artık yayınlanmayan mizah dergisi.
-koyun ve kuzu gibi küçükbaş hayvanların kafasından yapılan bir yemek. ayy iğrenç diye bir tepki görmesine rağmen dil, beyin gibi bölümleri lüks lokantalarda ordöv tabaklarında eksik olmaz. yanak etleri zaten bildiğimiz ettir. gözünü yiyen de vardır.
-32 diş sırıtan insanı tarif etmek için de kullanılan benzetme.
-koyun ve kuzu gibi küçükbaş hayvanların kafasından yapılan bir yemek. ayy iğrenç diye bir tepki görmesine rağmen dil, beyin gibi bölümleri lüks lokantalarda ordöv tabaklarında eksik olmaz. yanak etleri zaten bildiğimiz ettir. gözünü yiyen de vardır.
-32 diş sırıtan insanı tarif etmek için de kullanılan benzetme.
'harold pinter' oyunlarında kullanılan uzun sessizlikleri ve pinter'a özel dil kullanımını tarif eden sözcük. 'pinteresque' olarak da kullanılır.
70'lerden kalma süslü püslü imaj şekli. kürklü kıyafetler, kaplan desenli iç çamaşırları buna örne olabildiği gibi oldschool malzemeleri de içine katabiliriz. 'snoop doggy dog 'yaşayan en ünlü pimpstyle elamanıdır.
ezik, sünepe, sümsük kişi.
saçak saçak olmuş, saçaklanmış.