1925 amerika doğumlu süper oyuncu. gülümseyişiyle akıllardan çıkmayan insan. ' robert redford' la oynadığı 'butch cassidy and the sundance kid' izlenmediyle ilk fırsatta izlenmesi gereken bir filmdir. son olarak cars filminde seslendirme yapmıştır.
jeremy bentham ın kurguladığı hapishane modeli. ortada bulunan bir merkez noktadan tüm hücrelerin izlenebildiği ama hücrelerin birbirlerini ve onları gözleyen noktadaki merkezin içini göremedikleri mimari model. foucault büyük kapatılma adlı kitabında panopticon u kapitalizm ve otoritenin paronayak gözleyiciiğinin metaforu olarak kullanır.
laubaliliğin sululukla eşanlamlılığı düşünüldüğünde bir çeşit sululuk sayılabilecek olan salyalı ağız durumuna sahip insanların öpüşme şekli olabilir. tükürük saçan bir tip de yine yukarda bahsedilen saçma halini oluşturuyor olmalı. 'kafa tokuşturmanın' nedeni olarak gösterilen bu milliyetsever tavır, kiss me kate müzikalini de türk milliyetinin manevi değerlerini yıkmaya yönelik bir amerikan komplosu olarak görür. tüm dünya türk olsun kimse öpüşmesin, dudaklarımızı aldıralım hatta.
trafik polislerinin öğle yemeği servisi yapan kurye motorlara onların olmadığı halde yol hakkını vermeleri. yanlış bir harekettir.
iletişim araçlarının kısıtlı olduğu zamanlarda insanların sevgililerine haber ulaştırmak için kullandıkları yöntem.
kırılıp, üzülüp belki hayalkırıklığı yaşayıp ama ne desem boş diye düşünüp can sıkıcı olayı daha fazla konuşmak istemediğini anlatan daralan bir kelam.
thebai kralı. doğduğunda biliciler onun babasını öldürüp annesiyle evleneceğinin kehanetinde bulunurlar. öldürülmesi için site dışına götürülür ama kralın adamı onu öldürmeye kıyamaz ve hayatını bağışlar. ormanda bulunur ve bir şekilde komşu krallığın sarayına, korinthos'a götürülür. orada kralın oğlu olduğuna inanarak büyür. bir gün başka bir rahip ona kehanetten bahseder ve oidipus kaderinden kaçmak için oradan ayrılır. bir yol ağzında yol kavgasında gerçek babasını öldürür. thebai'ye gider ve siteyi esir alan canavar sfenks'i öldürerek kral olur ve dul kraliçeyle evlenir. annesi olan kraliçe artık karısıdır. dört çocuğu olur. kör rahip teiresias'tan gerçeği öğrendiğinde karısı/annesi kendini öldürür, oidipus gözlerini kör eder. lanet çocuklarıyla devam eder. erkek kardeşler birbirlerini krallık için öldürür, hain ilan edilen kardeşin cesedi gömülmeden bırakılır, kız kardeşlerden antigone kardeşinin cesedini gömer ve yakalanır. canlı canlı mezara kapatılarak cezalandırılır. kısaca çile üzerine çile.
sophekles'in üçlemesinin ikinci tragedyası kral oidipus. ayrıca homeros'un odysseia'sında anlatılır hikayesi. şişayak anlamına gelen oidipus bilmek, görmek, kader kavramlarının üzerine etkileyici bir tragedyadır.
sophekles'in üçlemesinin ikinci tragedyası kral oidipus. ayrıca homeros'un odysseia'sında anlatılır hikayesi. şişayak anlamına gelen oidipus bilmek, görmek, kader kavramlarının üzerine etkileyici bir tragedyadır.
ursula k. le guin'in mülksüzler adlı kitabındaki anarşist düşünür, eylem kadını. odoculuğa adını veren kişi.
bütün olmak parça olmaktır;
gerçek yolculuk geri dönüştür.
odo
bütün olmak parça olmaktır;
gerçek yolculuk geri dönüştür.
odo
sinema akımı. 1950'lilerde fransa'da ortaya çıkar.
ayrıca 2005 yılında nouvelle vague adlı coverlardan oluşan albümleriyle dikkat çeken grup. marc collin ve olivier libaux adlı iki fransız grubun ana elemanları.
ayrıca 2005 yılında nouvelle vague adlı coverlardan oluşan albümleriyle dikkat çeken grup. marc collin ve olivier libaux adlı iki fransız grubun ana elemanları.
(bkz: yeni dalga)
kaynağına dair iki farklı görüşün olduğu söz. birine göre kızartma ustası john diye bir adam varmış, dilere destan bir abimizmiş, sünger bob da ondan esinlenerek yaratılmış diye inananlar da vardır. adam birgün delirip işi gücü bırakıp kaçmış kasabadan, patron da dükkanı kapatıp kapıya no john no fry yazısını asmış. diğer bir kaynaksa şöyle der; john abimiz yine aynı yerde aynı işi yapmaktadır, sürekli müşterilerden biri dükana artık gelmemeye başlayınca john meraklanıp elemanı ziyarete gider, bir yanlış mı yaptım kalbini kırdım diye sorar. eleman da kalp ameliyatı olduğunu artık kızartma yiyemeyeceğini söyler john'a. no john der yani no fry, i'm sorry yellow lorry. ~olsa da olmasa da~
gelecek yok anlamına gelen punk sloganı. 'sex pistols' un god save the queen parçasında dillenir.
21 şubat 1933 amerika doğumlu vokalist. harika sesi ve politik tavırlarıyla bluesun önemli isimlerinden biri. 2003'de fransa'da öldü. summertime, ain't got no ı got life, exactly like you, sinnerman, work song gibi parçalarla ruhu okşamaya devam etmekte. anısına bu sene istanbul'da bir de konser düzenlendi.
mevzu karşısında frankofon haller alan insan sözü. dönüyor bir işler ya hadi hayırlısı diye devam etmek daralmamanın da bir yolu gibi görünse de yanılsamadır. neler oluyor sözünün başına hişşt eklendiğinde olaya dahil olmayı anlatır. hişşt.
ankara'nın her tarafından fışkıran ve akan gereksiz suları görünce insanın söylemekten kendini alamadığı belediyecilik anlayışına kıl olan söylem.
'muhterem' anlamına genel kadın adı. (bkz: muhterem)
auschwitz yahudi kamplarında ölmeyen ama ortalıkta ruh gibi gezinen, tepkisiz ve duyarsız davranışlarıyla anlamsızlaşan yahudilere takılan lakap. giorgio agamben auschwitz'den artakalanlar kitabında uzun uzun bahsediyor muselmannlardan.
1966 ankara doğumlu tiyatro oyuncusu ve yönetmeni. 'dot' un yöneticilerinden.
saygıdeğer, sevgili anlamlarına gelen hitap sözü.
blues'un babalarından biri. mississippi doğumlu, mississippi, delta ve chicago blues tarzlarına hakim. chicago'da ölmüş. hoochie coochie man ve ı've got my 'mojo' working parçaları meşhurdur.
1959 manchester doğumlu irlandalı şarkıcı. ilk grubu the nosebleeds. slaughter & the dogs adlı grupla da kaydedimiş 4 parçada vokal yapıyor. 1982'de johnny marr'la the smiths'i kurdu. 1988'den beri de kendi adı ile müzik yapmaya devam ediyor.
tılsım, muska, büyü anlamına gelen ingilizce sözcük. blues için derin anlamları vardır. muhtemelen kölelik öncesi güney amerika kütüründeki inançları, karabüyü ve afrikadaki büyü törenlerinden kalma bir motif blues şarkıcıları için. crossroads filminde de eugene martone'ye (karate kid) şaytanın elemanı jack butler'la (stevie vay) gitarları kapıştırmadan önce willie brown'ın verdiği de mojodur.
feedback denilen olaydır. pek çok nedenden dolayı olabilir. uğultulu derin bir ötme varsa muhtemelen basların fazlalığıyla alakalıdır. kapı gıcırtısına benzeyen ötmede tizlerin ya da efektin fazla olmasından dolayı mikrofon ötüyor olabilir. bunların dışında birbirine yakın duran iki ayrı mikrofon da ötmeye sebep olabilir, monitöre yakın duruyorsa da ötebilir mikrofon. ama neticede mikrofon dediğin öter. mikrofon öttürmem diyen tonemaster ya yalan söylüyodur ya da sound yapmıyordur.
yemeyenin çok şey kaçıracağı tarif.
30-35 adet iri midye eti, 1 orta boy soğan, 1 körpe havuç, 1 küçük boy kereviz, 1 orta boy patates. 1 orta boy domates. 1 dolmalık biber, 1 tatlı kaşığı un, 1 çay kaşığı toz şeker, yarım demet maydanoz, 3 yemek kaşığı zeytinyağı, tuz, karabiber....
midyeleri yıkayın, süzün. soğanın kabuğunu soyun, diş şeklinde çentin. havucu kazıyın, uzunlamasına ikiye bölün, bir santim kalınlığında yarım ay şeklinde doğrayın. kereviz ve patatesin kabuğunu soyun, bir santimlik küpler şeklinde doğrayın, kararmamaları için soğuk suya atın. domatesin kabuğunu soyun, çekirdeklerini atın, küçük küpler şeklinde doğrayın. dolmalık biberin sapını çıkarın, çekirdeklerini boşaltın, yarım ay şeklinde doğrayın. maydanozu yıkayın, kalın dallarını atın, yapraklarını ince kıyın.
üç kaşık zeytinyağı ile soğanı pembeleşinceye kadar (5-6 dakika) kavurun, havuç, kereviz ve patatesi ekleyin, 3-4 dakika daha kavurun, gerektiği takdirde sıcak su ekleyin, şeker, karabiber ve tuzunu koyun, sebzeler yumuşayana kadar pişirin. sonunda domatesi, biberi ve unu katın, arada bir dibinin tutmaması için karıştırarak sebzeleri tam olarak pişirin. sebzeler suyunu çekince midyeleri atın, iki-üç dakika daha kısık ateşte birlikte pişirmeye devam edin. ateşi söndürünce maydanozu serpin, kendi tenceresi içinde soğumaya bırakın. ılık veya soğuk olarak ikram edin. arzu ederseniz taze domates yerine ılık suda eritilmiş 1 yemek kaşığı domates salçası katabilirsiniz. domatesi kaynar suda çok kısa bir süre tutun, çıkarıp kabuğunu soyun, küçük küpler şeklinde doğrayın. çarliston ve sivri biberin saplarını kesin, tohumlarını boşaltıp, yarım santim uzunluğunda doğrayın. mantarları limonlu suyun içine atın, ovarak üzerlerini temizleyin, saplarının sararmış kısımlarını kesip atın, mantarların herbirini dörde bölün. bir salata kabında karides, domates, yeşil biber, mantar, zeytin, turşu, maydanoz, zeytiyağı, tuz ve limon suyunu karıştırın, sofraya getirin.kış mevsiminde domates ve yeşil biberin lezzetlisini bulamadığınız takdirde diğer tarif karides salatası soslu uygulamanızı öneririz. (bkz: soslu karides salatası)
30-35 adet iri midye eti, 1 orta boy soğan, 1 körpe havuç, 1 küçük boy kereviz, 1 orta boy patates. 1 orta boy domates. 1 dolmalık biber, 1 tatlı kaşığı un, 1 çay kaşığı toz şeker, yarım demet maydanoz, 3 yemek kaşığı zeytinyağı, tuz, karabiber....
midyeleri yıkayın, süzün. soğanın kabuğunu soyun, diş şeklinde çentin. havucu kazıyın, uzunlamasına ikiye bölün, bir santim kalınlığında yarım ay şeklinde doğrayın. kereviz ve patatesin kabuğunu soyun, bir santimlik küpler şeklinde doğrayın, kararmamaları için soğuk suya atın. domatesin kabuğunu soyun, çekirdeklerini atın, küçük küpler şeklinde doğrayın. dolmalık biberin sapını çıkarın, çekirdeklerini boşaltın, yarım ay şeklinde doğrayın. maydanozu yıkayın, kalın dallarını atın, yapraklarını ince kıyın.
üç kaşık zeytinyağı ile soğanı pembeleşinceye kadar (5-6 dakika) kavurun, havuç, kereviz ve patatesi ekleyin, 3-4 dakika daha kavurun, gerektiği takdirde sıcak su ekleyin, şeker, karabiber ve tuzunu koyun, sebzeler yumuşayana kadar pişirin. sonunda domatesi, biberi ve unu katın, arada bir dibinin tutmaması için karıştırarak sebzeleri tam olarak pişirin. sebzeler suyunu çekince midyeleri atın, iki-üç dakika daha kısık ateşte birlikte pişirmeye devam edin. ateşi söndürünce maydanozu serpin, kendi tenceresi içinde soğumaya bırakın. ılık veya soğuk olarak ikram edin. arzu ederseniz taze domates yerine ılık suda eritilmiş 1 yemek kaşığı domates salçası katabilirsiniz. domatesi kaynar suda çok kısa bir süre tutun, çıkarıp kabuğunu soyun, küçük küpler şeklinde doğrayın. çarliston ve sivri biberin saplarını kesin, tohumlarını boşaltıp, yarım santim uzunluğunda doğrayın. mantarları limonlu suyun içine atın, ovarak üzerlerini temizleyin, saplarının sararmış kısımlarını kesip atın, mantarların herbirini dörde bölün. bir salata kabında karides, domates, yeşil biber, mantar, zeytin, turşu, maydanoz, zeytiyağı, tuz ve limon suyunu karıştırın, sofraya getirin.kış mevsiminde domates ve yeşil biberin lezzetlisini bulamadığınız takdirde diğer tarif karides salatası soslu uygulamanızı öneririz. (bkz: soslu karides salatası)
ev hanımlarının çocuk sevme şeklidir. mincıklanan kişi tarafından kara listeye konulma nedenidir. ~kehkeh~