bir şeyin mıncıklana mıncıklana getirilildiği hal. genelde deforme olmuş bir haldir.
(bkz: mıncıklamak)
17 haziran 1927'de istanbul'da doğdu. galatasaray lisesi'ni (1946), istanbul üniversitesi hukuk fakültesi'ni (1950) bitirdi. öğrencilik yıllarında beş yıl istanbul belediye konservatuvarı'na devam ederek ferdi von statzer'den piyano dersleri aldı. yüksek lisans yapmak için londra'ya, daha sonra bale, opera ve tiyatro eğitimi için rockefeller vakfı bursuyla new york'a gitti. bir süre kavaklıdere şarapları'nda yöneticilik yaptı. yazı yaşamına edebiyat, opera ve bale eleştirmenliği ile başladı. forum dergisini ve yayınlarını yönetti. ulus gazetesinde 15 yıl boyunca tiyatro eleştirileri yazdı. kuruluşundan itibaren ankara üniversitesi dil ve tarih-coğrafya fakültesi tiyatro bölümü'nde otuz yılı aşkın bir süre öğretim üyesi olarak çalıştı ve 1994'te emekli oldu. emeklilikten sonra boğaziçi ve bilkent üniversitelerinde üçer yıl "kültür tarihi" dersleri okuttu. amerika, almanya ve japonya'da konuk öğretim üyesi olarak dersler verdi. ayrıca amerika, sovyetler birliği, çin ve ortadoğu ülkelerinde konferans turnelerine çıktı. radyo programları hazırladı, belgesel film senaryoları yazdı. geleneksel türk tiyatrosunun kökenleri, etkileşimleri ve kültürel boyutları üzerinde uzmanlaştı. batı etkisiyle gelişen türk tiyatrosunun dönemlerini belgelere dayalı bir yöntemle araştırdı. karşılaştırmalı tiyatro araştırmalarının öncülerinden biri oldu. bazıları yabancı dillerde olmak üzere 50 kadar kitap, 1500 kadar bilimsel inceleme, tanıtma-eleştiri yazısı ve ansiklopedi maddesi kaleme aldı. türk dil kurumu bilim ödülü (1970), türkiye iş bankası bilimsel araştırma ödülü (1980), sedat simavi sosyal bilimler ödülü (1983), fransa hükümeti'nin "officier de l'ordre des arts et des letres" nişanı (1985), italya cumhurbaşkanı'nın "şövalyelik" nişanı (1991), türkiye bilimler akademisi hizmet ödülü (1998) gibi ödül ve nişanlar aldı.
başlıca eserleri: gönlü yüce türk. yüzyıllar boyunca bale eserlerinde türkler (1958), kırk gün-kırk gece. eski donanma ve şenliklerde seyirlik oyunlar (1959), dionisos ve anadolu köylüsü (1962), bizans tiyatrosu (1962), türk köylü oyunları (1964), geleneksel türk tiyatrosu. kukla-karagöz-ortaoyunu (1969), meşrutiyet döneminde türk tiyatrosu (1908-1923) (1971), tanzimat ve istibdat döneminde türk tiyatrosu (1839-1908) (1972), oyun ve bügü. türk kültüründe oyun kavramı (1974), "osmanlı tiyatrosu". kuruluşu-gelişimi-katkısı (1976), dünyada ve bizde gölge oyunu (1977), osmanlı şenliklerinde türk sanatları (1982), cumhuriyet dönemi türk tiyatrosu (1983), geleneksel türk tiyatrosu. köylü ve halk tiyatrosu gelenekleri (1985), 16. yüzyılda istanbul. kent. saray. günlük yaşam (1994), minyatürlerle osmanlı islâm mitologyası (1998), 40 gün 40 gece. osmanlı düğünleri-şenlikleri-geçit alayları (2000).
başlıca eserleri: gönlü yüce türk. yüzyıllar boyunca bale eserlerinde türkler (1958), kırk gün-kırk gece. eski donanma ve şenliklerde seyirlik oyunlar (1959), dionisos ve anadolu köylüsü (1962), bizans tiyatrosu (1962), türk köylü oyunları (1964), geleneksel türk tiyatrosu. kukla-karagöz-ortaoyunu (1969), meşrutiyet döneminde türk tiyatrosu (1908-1923) (1971), tanzimat ve istibdat döneminde türk tiyatrosu (1839-1908) (1972), oyun ve bügü. türk kültüründe oyun kavramı (1974), "osmanlı tiyatrosu". kuruluşu-gelişimi-katkısı (1976), dünyada ve bizde gölge oyunu (1977), osmanlı şenliklerinde türk sanatları (1982), cumhuriyet dönemi türk tiyatrosu (1983), geleneksel türk tiyatrosu. köylü ve halk tiyatrosu gelenekleri (1985), 16. yüzyılda istanbul. kent. saray. günlük yaşam (1994), minyatürlerle osmanlı islâm mitologyası (1998), 40 gün 40 gece. osmanlı düğünleri-şenlikleri-geçit alayları (2000).
sözlerini ali izzet özkan'ın yazdığı 'aşık veysel şatıroğlu' türküsü. çokca yorumlanan türkünün 'jülide özçelik' ve 'karagüneş' versiyonları da çok güzel.
mecnunum leylamı gördüm
bir kerece baktı geçti
ne sordum nede söyledi
kaşlarını yıktı geçti
soramadım bir çift sözü
aymıydı günmüydü yüzü
sandım ki zühre yıldızı
şavkı beni yaktı geçti
ateşinden duramadım
ben bu sırra eremedim
seher vakti göremedim
yıldız gibi aktı geçti
bilmem hangi burç yıldızı
bu dertler yareler bizi
gamze okun bazı bazı
yar sineme çaktı geçti
izzet-i der ne hikmet iş
uyur iken gördüm bir düş
zülüflerin kemend etmiş
yar boynuma taktı geçti
mecnunum leylamı gördüm
bir kerece baktı geçti
ne sordum nede söyledi
kaşlarını yıktı geçti
soramadım bir çift sözü
aymıydı günmüydü yüzü
sandım ki zühre yıldızı
şavkı beni yaktı geçti
ateşinden duramadım
ben bu sırra eremedim
seher vakti göremedim
yıldız gibi aktı geçti
bilmem hangi burç yıldızı
bu dertler yareler bizi
gamze okun bazı bazı
yar sineme çaktı geçti
izzet-i der ne hikmet iş
uyur iken gördüm bir düş
zülüflerin kemend etmiş
yar boynuma taktı geçti
i'd do anything for love şarkısıyla ve vampirli klibiyle tanınan emektar rock şarkıcısı. fight club da koca memeli robert (bob) paulson rolüyle de izlemiştik kendisini.
samuel beckett'in iletişim araçlarının olmadığı, kullanılma imkanı olmayan yerde iletişim kurmaya çalışmayı anlatmak içi kullandığı söz.
robet del naja nın tek başına kaldığı elektro, trip hop, down tempo grubu. tricky de bir ara gruba dahil olmuştu. tarzının ilk örneklerinden, ağır grup.
imkansızlıklar dedektifi. neanderthal java ve manitası diana ile akarlar aleme. mistik mevzular ve efsanelerle renklendirilmiş maceraları kovalarlar.
beirut'un 2009 albümü. iki albüm bir arada sürmüşler piyasya. toplam 11 parça var. birinci cd march of the zapotec'de 6, ikinci cd holland'da 5 parça var. march of the zapotec bidiğimiz havada ve 19 kişiden oluşan oaxacalı the jimenez band ile birlikte kaydedilmiş. zapotec ismi de bu meksikalı gruptan geliyor olmalı. my wife, the akara, the shrew gibi süper parçaları var.
holland albümü ise daha elektronik bir albüm. the real people zach condon 15 yaşında takıldığı grubun adı. holland, condon'un ev kayıtlarına dayanıyormuş. beirut öncesi çalışmaları imiş. güzel de yapmış ellerine sağlık.
(bkz: beirut)
holland albümü ise daha elektronik bir albüm. the real people zach condon 15 yaşında takıldığı grubun adı. holland, condon'un ev kayıtlarına dayanıyormuş. beirut öncesi çalışmaları imiş. güzel de yapmış ellerine sağlık.
(bkz: beirut)
derdini anlatacak kadar dil bilen bir erkeğin tatil bölgelerinde derdi sevişmek olduğu anda kullanılmak üzere sözlüğüne itina ile eklenmiş can alacı söz öbeği. bodoslama mevzuuya girmektir.
albert king'in gibson flying v gitarının adı. i love lucy adlı bir parça da yapmıştır. the ultimate collection (cd 1) (1993) albümünde var parça.
b. b. king'in gitarının adı. aynı adla bir de şarkısı vardır.
19. yüzyıl devrimci-romantiklerin öncülerinden ingiliz şair. çılgın bir insan. 3 mayıs 1810'da homeros'un çanakkale boğazını geçen yiğitler konusunda dediklerini sınamak için arkadaşı teğmen ekenhead'le çanakkale boğazını yüzerek geçer, hem de doğuştan sakat ayağıyla. lafcambazıdır, sivri dillidir. çekinmez kimseden vurdukça vurur, yaltaklanmaz kimseye yaltaklanandan da tiksinir. insaların şairlerin diline düşmekten korktuğu zamanlarda kalemini kullanan, bu korkunun sebebi olabilecek denli zeki bir düşünürdür aynı zamanda.
1885-1888 arası doğmuş olma ihtimali yüksek olan, 1949 yılında da ölen, 12 telli gitar çalar.
mandolin mızıka, keman , piyano ve akordiyon da çalar. hapishane kuşudur. nirvana'nın coverladığı where did you sleep last night yanında pek çok funk ve disco yorumu olan black betty parçası da onundur.
mandolin mızıka, keman , piyano ve akordiyon da çalar. hapishane kuşudur. nirvana'nın coverladığı where did you sleep last night yanında pek çok funk ve disco yorumu olan black betty parçası da onundur.
gaundi'nin mimarı olduğu, yarım kalan ve yapımı halkın desteğiyle hala devam eden barcelona'daki katedral.
"alan persons project"'in aynı adlı şarkısı.
"alan persons project"'in aynı adlı şarkısı.
dünya üzerindeki sığırların osuruğunun küresel ısınmaya sebep olduğu ve sığır eti yerine kanguru eti yenebileceğini söyleyen insan çeşidi atraksiyonu. neymiş efendim hamburgerler falan sığır etiyle yapılıyormuş ya, küresel ısınıyormuşuz. ne kadar az sığır o kadar az ossuruk ve o kadar az küresel ısınış.
çıldırmamak elde değil, kapitalizm doğayı katletti, yetmedi şimdi katlettiği doğa üzerinden para kazanma yolları geliştiriyor. bir çeşit 'nekrofili' bu. öldürene kadar mokoko bir de üstüne ölüsünü mokoko. tiksindim çevrecilikten.
çıldırmamak elde değil, kapitalizm doğayı katletti, yetmedi şimdi katlettiği doğa üzerinden para kazanma yolları geliştiriyor. bir çeşit 'nekrofili' bu. öldürene kadar mokoko bir de üstüne ölüsünü mokoko. tiksindim çevrecilikten.
insanın delirip söyleyecek söz bulamadığı anda ağzını da bozmak istemiyorsa kullandığı cümle. 'erdener abi' havası da yok değildir.
tek başına anlam ifade ettiremediğin materyallerin birbirine karıştırılmasından oluşan şey.
norveçli indie pop grubu. sükunet içindeki parçaları insana huzur verir.
yafta, etiket, kod, fişlenme sistemi.
üreme özelliği olmayan.
ayrıca annelerin özellikle günlerinde yaptığı, marulla beraber yenen bulgurdan yapılan harika yiyecek.
ayrıca annelerin özellikle günlerinde yaptığı, marulla beraber yenen bulgurdan yapılan harika yiyecek.
erkeklerin sakal traşı olup kıllarını lavaboyu tıkayacak şekilde atmaları sonucunda lavabonun tıkanması ve lavabonun alttan açılarak kılların tekrar sahibine dönmesi olayı.
aceleyle, alelacele, son dakikaya bırakarak.
yumuşak ve ortopedik bilgisayar koltuğu ve koltuk yastıklarını kapsayan sanatsal girişimin sloganı. çanağı çatlatanlar için estetik balon simitler de bu akım içinde yer alır.
sevtap parman' ın lisedeki lakabı.