isimlerini refugee yani mülteciden alan, wyclef jean, lauryn hill ve pras michel'den oluşan grup. hip hop ve reggae arası bir müzik yaparlar. ready or not, fu-gee-la adlı parçaları ve killing me softly coverı meşhurdur.
jackie chan ve jet li'nin başrollerinde olduğu aksiyon filmi. çok komik olmuş, bu adamları birarada görmek de ayrı bir keyif. 'hata huta' jet li filmleri sevenleri bilmem ama jackie chan sevenler bayılır bu filme. ikisini kapıştığı bir sahne bile var, hatta chan sarhoş bu sahnede. bu kadar spoil yeter, keyfi kaçmasın.
sürekli eleman değiştiren portland oregon lu indie müzik topluluğu. kliplerini bittorrent üzerinden yayınlayan ilk gruptur. the crane wife, picaresque, castaways and cutouts, her majesty gibi albümlerin sahibidir. picaresque albümündeki we both go down together adlı parçası şekillidir.
1972'de kurulan post-punk topluluk. farklı tarzlarda müzikler dinleyen insanların ortak noktası olabilmiş bir gruptur.
1976-1986 arası müzik yapan ingiliz punk grubu. demirbaşlardandır.
jieho lee'nin yönettiği 2007 yapımı film.film oyuncularıyla dikat çekiyor. kevin bacon, brendan fraser, andy garcia, forest whitaker ve buffy sarah michelle gellar oynuyor. olacakları flashler halinde görebilen brendan fraser filmin esas adamı. bağımsız hayatların birbirinin içine geçtiği hatta birbirini yönlendirdiği çok sıkılmadan vakit geçirilibilecek bir film.
gönderme yapılan ata-sözündeki mülk devlet anlamına gelir. ki meta olarak algılandığında da pek fark etmez ya. temeli devlet olan bir adaletin mümkün olamayacağı anlamına gelen anarşist slogan.
'deli' parçası. süper şarkı. yaşadığı ülkede insan olmaktan utanacak duruma düşmüşken insan, acılara gark olmuşken başka türlü batıyor şarkı insana.
bana sorma, soru sorma
ben bilmem bana soru sorma
benim ellerim vardı
hep çamur kokarlardı
çamurdan evler yapıp
tanrıya satardım onları
oy
keşke hep taştan olsam
keşke ben baştan olsam
bana gelme, geri gelme
farketmez ama yine de gelme
benim gözlerim vardı
hep donuk bakarlardı
çıkarıp yuvalarından
yükseğe koyardım onları
oy
keşke hep taştan olsam
keşke ben baştan olsam
deli divane, deli divane
sorma neden titrer hep ellerim
gündüzler sizin, geceler benim
ben hep çocuk kalmak istedim
bin defa söylesen yine de sana tapmam
şarabın ateşiyle yanmayan anlamaz
öyle bir dert ki istesem de boşalmaz
sen ol o sana uymaz
deli gömleği, ütü tutmaz
deli gömleği, alev almaz
deli gömleği, ütü tutmaz
deli gömleği, yanmaaaaaaz
keşke hep taştan olsam
keşke ben baştan olsam
(bkz: deli gömleği)
bana sorma, soru sorma
ben bilmem bana soru sorma
benim ellerim vardı
hep çamur kokarlardı
çamurdan evler yapıp
tanrıya satardım onları
oy
keşke hep taştan olsam
keşke ben baştan olsam
bana gelme, geri gelme
farketmez ama yine de gelme
benim gözlerim vardı
hep donuk bakarlardı
çıkarıp yuvalarından
yükseğe koyardım onları
oy
keşke hep taştan olsam
keşke ben baştan olsam
deli divane, deli divane
sorma neden titrer hep ellerim
gündüzler sizin, geceler benim
ben hep çocuk kalmak istedim
bin defa söylesen yine de sana tapmam
şarabın ateşiyle yanmayan anlamaz
öyle bir dert ki istesem de boşalmaz
sen ol o sana uymaz
deli gömleği, ütü tutmaz
deli gömleği, alev almaz
deli gömleği, ütü tutmaz
deli gömleği, yanmaaaaaaz
keşke hep taştan olsam
keşke ben baştan olsam
(bkz: deli gömleği)
'walter benjamin' in yanından hiç ayırmadığı klee'nin 'angelus novus' adlı tablosuyla belki de bir anlamda saplantı haline gelen, tarih kavramı üzerine düşüncelerini yazmasına sebep olan soru. belki tekerlekten ibaret bile olabilir ama tekerrürden ibaret olmadığı kesin olan şeydir tarih. hakim çevrelere hizmet eden bir şeydir aynı zamanda. dert sadece tarih değil, tarihsellik ve tarihselciliktir de tarihten muzdarip olana. walter benjamin oturulup kesinlikle ilk okunması gereken insan bu konuda dertli olan için.
benjamin'in tarik kavramı üzerine 8. tezinden bir alıntı; faşizm, talihini biraz da, hasımlarının ilerleme adına onu tarihsel bir norm gibi görmelerine borçludur. yirminci yüzyılda bu yaşadıklarımızın hala nasıl mümkün olduğuna şaşmak, felsefi bir bakış değildir. bu şaşkınlık bizi, herhangi bir bilgiye de götürmez, tek bir bilgi hariç tabii: kaynağındaki tarih anlayışının iler tutar tarafı olmadığı.
e yani ne mi bu? tarih ders çıkarılarak geleceğe yön vermez, özgür bir geleceği kurabilmek cesaretini göstermek için dönüp yakasına yapışılması gereken şeydir tarih.
tarih sadece onu deforme etmek isteyen, hep egemenin ve kazananın yanında olmaktan gurur duyan, yalaka tarihselci için sidik yarışı alanıdır.
benjamin'in tarik kavramı üzerine 8. tezinden bir alıntı; faşizm, talihini biraz da, hasımlarının ilerleme adına onu tarihsel bir norm gibi görmelerine borçludur. yirminci yüzyılda bu yaşadıklarımızın hala nasıl mümkün olduğuna şaşmak, felsefi bir bakış değildir. bu şaşkınlık bizi, herhangi bir bilgiye de götürmez, tek bir bilgi hariç tabii: kaynağındaki tarih anlayışının iler tutar tarafı olmadığı.
e yani ne mi bu? tarih ders çıkarılarak geleceğe yön vermez, özgür bir geleceği kurabilmek cesaretini göstermek için dönüp yakasına yapışılması gereken şeydir tarih.
tarih sadece onu deforme etmek isteyen, hep egemenin ve kazananın yanında olmaktan gurur duyan, yalaka tarihselci için sidik yarışı alanıdır.
ursula le guin'in yerdeniz öykülerinden bir kolajla goro miyazaki'nin çektiği 2006 yapımı animasyon film. hayao miyazaki'nin oğlu babasının izinden gidiyor o aşikar. film ağırlıkla yerdeniz öykülerinin 4. kitabı tehanu'yu kullansa da, kitapların ağırlığının altında kalmış. ne tam olarak tehanu'yu anlatabilmiş ne de yolculuğun kendini. ursula'nın anlattıklarının tek bir filmle anlatılabilmesini beklemek saflık olur tabii. büyücüler okulu adıyla çekilen safsatanın yanında miyazaki'nin filmi şaheser kalsa da ursula hayranlarını üçleme ya da dörtleme halinde çekilecek bir yerdeniz büyücüsü serisinden aşağısı tatmin edemeyecek anlaşılan.
(bkz: yerdeniz öyküleri)
(bkz: yerdeniz öyküleri)
amfili akustik gitarı ile elektro gitarı ilk kullanan gitaristtir. texas blues denildiğinde akla gelen ilk insan, jimi hendrix'in de idolüdür. call it stormy monday, t bone shuffle, life is too short gibi parçaları müthiştir.
(bkz: blues)
(bkz: blues)
ortaoyununda çocuk ya da köse delikanlı.
argoda efeminel erkek anlamında da kullanılır.
argoda efeminel erkek anlamında da kullanılır.
90ların başında çıkan dergi. dergi anlayışını altüst etmiştir. çiğ börek yiyip dream theatre dinleyerek çıkarılan dergi diye düşülen ilk sayfa notundan sonra ilgimi çekip almıştım dergiyi ilk olarak. hastası olmuştuk ailecek.
parmak arası terliklere verilen ad. plaj terliklerine de dendiği görülmüştür. mevzu özellikle ıslak ortamlarda şakkır şukkur sesler çıkararak yürüten bir terlik olmasından kaynaklıdır.
düşenin dostu olmaz atasözünü hatırlatan makara laf. hatta arsızlık yapılıp devamı bile getirilebilir. şampuan olun olmasına da bende saç yok. neyse kel başa şimşir tarak olursunuz.
gösterilmesi için belli şartların oluşması gereken reflekstir. her zaman gösterilmez. koşulların olgunlaşması, sürecin tamamlanması gereklidir. bu anlamda esprinin gittiği politik algı kendini bilir.
düzenbaz, dolandırıcı, kandırıkçı insan anlamına gelir. söylemesi çok keyiflidir. fırsat buldukça söylemek lazımdır, özellikle haber bültenleri bu fırsatları yaratır.
futbol maçlarında topla oynamayı çok seven takım arkadaşına serzenişte bulunan elemanın ettiği laf. şahsi anlam yazıldığı için editlenirken yöneticinin de yazabileceği söz. komiklik olur en azından.
'charles manson' ın çetesinde bulunan kadınlardan biri. o kadın yatak odalarınıza elinde kasap bıçağıyla girdiğinde gerçeği öğreneceksiniz gibi bir söz etmiştir. 'heiner müller' 'hamlet makinesi' adlı oyununda kullanmış bu sözü.
george gershwin parçası. nina simone söylerken kelimelerin kifayetsiz kaldığı şarkı. susup dinlemek lazım belki de sadece.
2007 takashi miike filmi. düello adıyla çevrilmiş. filmde tarantino da oynuyor. bir spagetti westerni japon gözüyle izlemek ilginç oluyor. miike spagetti yerine sukuyakiyi koymuş. sukuyaki de bir japon yemeği. bildiğimiz western kasabaları japon kasabaları, kovboylar da japon tabii. klasik miike sahneleri, kan gövdeyi götürüyor. artık cazibesini kaybetmesini beklediğimiz tarz.
(bkz: düello)
(bkz: düello)
isveçli komik grup. iki işi bir arada yapabildiklerini de gösteriyorlar kliplerinde. loop duplicate my heart pek bir şıkıdım şarkı.
ilgi alanlarınıza göre size internet siteleri tavsiye eden bir çeşit blog sayfası. interneti biraz daha işe yarar kullanmak için yararlanılabilecek bir şey.http://www.stumbleupon.com/
jimi hendrix'in yağmurlu şarkılarından biri. yağmur bitmezse bitmesin hayaller de bitmez hesabı gidiyor.
(bkz: rainy day dream away)
raıny day, raın all day
aın't no use ın gettın' uptıght
just let ıt groove ıts own way
let ıt draın your worrıes away yeah
lay back and groove on a raıny day
hey
lay back and dream on a raıny day
lay back and groove on a raıny day
şarkı sözü
lay back and groove oh yeah
lay back and groove on a raıny day
lay back and groove on a raıny day
lay back and dream on a raıny day
lay back and groove on a raıny day
lay back an' lay back lay back
lay back and groove
lay back
yeah
ohyes
ah ah-ah-ah
lay back and groove on a raıny day
lay back and groove on a raıny day
lay back and dream on a raıny day
lay back and dream on a raıny day
lay back and groove on a raıny day
stıll raını' stıl raının' yeah
(bkz: rainy day dream away)
raıny day, raın all day
aın't no use ın gettın' uptıght
just let ıt groove ıts own way
let ıt draın your worrıes away yeah
lay back and groove on a raıny day
hey
lay back and dream on a raıny day
lay back and groove on a raıny day
şarkı sözü
lay back and groove oh yeah
lay back and groove on a raıny day
lay back and groove on a raıny day
lay back and dream on a raıny day
lay back and groove on a raıny day
lay back an' lay back lay back
lay back and groove
lay back
yeah
ohyes
ah ah-ah-ah
lay back and groove on a raıny day
lay back and groove on a raıny day
lay back and dream on a raıny day
lay back and dream on a raıny day
lay back and groove on a raıny day
stıll raını' stıl raının' yeah
tehlikeli ilişkiler kapsamına girebilecek ilişki biçimlerindendir. tuzluğa nemlenmeyi önlemek için pirinç atılmasına karşın sözlüğe kurutucu bile konsa çare olmaz. kemikler sızlar, için için çürür yazar.