ilm-i kelam olarak da bilinmen, islamda, inanç ilkelerini us yoluyla açıklamayı, temellendirmeyi ve savunmayı amaçlayan bilim. ~ana britannica~
galliformes takımının phasianidae familyasından çeşitli kuş türlerinin ortak adı. ~ana britannica~
iktisatta, tüketiciye eş tatmin ya da fayda düzeyini sağlayan farklı mal bileşimlerinin grafik anlatımı. ~ana britannica~
yalnızca kürekle hareket ettirilen ince, küçük tekne. ~ana britannica~
asıl adı alaeddin gaybi, sarayi olarak da bilinen, ( d. y. 1341, alanya - ö. y. 1444, mısır ya da elmalı, antalya ), alevi-bektaşi edebiyatının kurucusu sayılan mutasavvıf şair . ~ana britannica~
`kavga` etmeye dünden razı olan ve kavga etmek için neden, yer ve zaman kollayan insanlar için kullanılan bir tabirdir.
farklı nedenlerle gerçekleşen ama kökeninde anlayışsızlık, uzlaşıdan yoksunluk, tahammülsüzlük, eğitimsizlik ve moderniteden nasiplenmemişlik yatan, iki ya da daha çok insanın fikirsel bazdan öte fiziksel anlamda birbirilerini yaralayıcı ve kanatıcı, şiddete dayalı eylemsellikleridir.
hayatın belki de kendisi için anlamsızlaştığından nedenli kendi hayatını, korunması için gerekli bir aracı yani kaskı takması gereken yere değil de hiç takmaması gereken yere takarak bir anlamda değersiz kılan ve motor kullanmada kişinin güvenliği için bulundurulması zorunlu olan kaskı şekil olması amacı ile bulunduran lakin, kuralsızlığı kural bellediği için ya da kısa yoldan bir yerlere ulaşmak için itina ile kaskı takmayan, hava atma motifleri taşıyan dirseğe monte etme ile kızlara, isyankar bir deli yürek portresi çizmeye çalışan motorcudur.
falconiformes takımının accipitridae familyasından, bazıları yakın akraba olmayan çeşitli yırtıcı kuş gruplarının ortak adı. ~ana britannica~
çoğunlukla güney sularından yoksun, mağaralarla, dolinlerle ve yeraltı ırmaklarıyla örülü kıraç ve kayalık arazi. ~ana britannica~
bitki ve hayvanlarda yaygın olarak bulunan, doymamış hidrokarbon yapısındaki pigmentlerin ortak adı. ~ana britannica~
tam adı humphrey deforest bogart ( d. 25 aralık 1899, new york - ö. 14 ocak 1957, hollywood ), yarattığı `sert adam` tipiyle sinema tarihinde kalıcı bir iz bırakmış oyuncu. ~ana britannica~
herhangi bir ülke sınırları içinde yaşayan ve o ülkeye çoğu zaman kendi adını veren, etnik köken olarak birbirinin aynısı olan ya da farklı bir kökenden de insanları içinde barındırabilen, dil, din ve renk olarak da genel itibariyle benzeşen lakin, farklılıklarında içinde yeşerdiği, kurulu düzenleri var eden ve var ettikleri düzenler tarafından yönetilen insan topluluğudur.
halk genel itibariyle sınırları belli ve çizili toprak parçaları üzerinde kurulmuş ülkelerin içinde beliren insanların bütününe verilen bir isimdir. bu bütün, kimi zaman farklı nendeler ile yer değiştirebilir. ayrıca büyük bir güç demektir halk. bazen yoktan var edendir. insandır hammaddesi ve insan faktörü oluşumunun ve alacağı biçimin nasıl olacağı ile yakından alakalıdır. halkı oluşturanlar kendi özelliklerini bir bakıma oluşturdukları halka da katacaklardır. bu da, halkların karakteristik özelliğini daha bir farklılaştıracaktır.
halk genel itibariyle sınırları belli ve çizili toprak parçaları üzerinde kurulmuş ülkelerin içinde beliren insanların bütününe verilen bir isimdir. bu bütün, kimi zaman farklı nendeler ile yer değiştirebilir. ayrıca büyük bir güç demektir halk. bazen yoktan var edendir. insandır hammaddesi ve insan faktörü oluşumunun ve alacağı biçimin nasıl olacağı ile yakından alakalıdır. halkı oluşturanlar kendi özelliklerini bir bakıma oluşturdukları halka da katacaklardır. bu da, halkların karakteristik özelliğini daha bir farklılaştıracaktır.
kısa ya da uzun süreli bir şaşırma, dumur olma ya da şok olma gibi bir durumu bünyeye yaşatacak bir olay karşısında etkilenen, ya yaşanmış bir olaya tanık olmuş ya da o olayı bizzat yaşayıp da etkisinden kurtulamamış insanın sarf edeceği ifadelerden birisidir.
birçok nesne için, o nesnelerin kendilerine özgü kriterleri dikkate alınarak ve o kriterleri taşıyorlar ise sarf edilebilecek yakıştırmadır.
fiziksel anlamda bir çekiciliğe, cazibeye, albeniye sahip olan insanlar için ama özelliklede kadınlar için kullanılan bir sıfattır.
sanat içinde kullanıla gelmiştir. bir ressamın fırçasından akan renkler ile can bulan bir resme ya da bir mimarın hayal dünyasından resmedip de somuta indirgediği yapıtına, ola ki resmin ve mimarinin güzellik kıstaslarını belirleyen unsurlara sahip ise rahatlıkla savrulabilecek iltifattır.
fiziksel anlamda bir çekiciliğe, cazibeye, albeniye sahip olan insanlar için ama özelliklede kadınlar için kullanılan bir sıfattır.
sanat içinde kullanıla gelmiştir. bir ressamın fırçasından akan renkler ile can bulan bir resme ya da bir mimarın hayal dünyasından resmedip de somuta indirgediği yapıtına, ola ki resmin ve mimarinin güzellik kıstaslarını belirleyen unsurlara sahip ise rahatlıkla savrulabilecek iltifattır.
türlü nedenler ile ki, özellikle de hoş olmayan sebeplerden ötürü, bir kişinin bir diğer kişiye savurduğu emir niteliğindeki sözdür.
( d. 7 aralık 1598, napoli - ö. 28 kasım 1680, roma ), italyan barok sanatının en büyük heykelcisi, mimar, ressam ve oyun yazarı. ~ana britannica~
asıl adı alexandre-cesar-leopold bizet ( d. 25 ekim 1838, paris - ö. 3 haziran 1875, bougival, paris yakınları ), en çok `carmen` ( 1875 ) operasıyla tanınan fransız besteci. ~ana britannica~
bir objenin o anki durumunu belirtmek için kullanılan sıfattır.
insan tarafından var edilen ve yine insan tarafından sömürülerek, var edicilerinden gasp edilmeye çalışılan ve hatta edilen, dün ne ise bugün de o olan; yoktan var eden, var olanı yükselten, yükseltilmiş olanı yücelten ve yüceltilmiş olanı da koruyup varlığının devamsallığını sağlayan, birbirinden farklı unsurlar ile örülü olandır.
sevgi isteyendir, emek. yapılan işin sevilerek yapılması ve bundan da öte, emeğin var edilme sürecinde içten gelen bir kendini verme ile o var edişin gerçekleştirilmesi, emeği kutsal kılar.
sabır isteyendir, emek. dişi sıkarak ve tüm zorlu koşullara direnmektir. emeğin üzerine basarak hiçbir emeği olmayanların niyetleri karşısında soğukkanlı olup kendini bilmektir.
fedakarlık isteyendir, emek. geceler ile gündüzlerin ya da mevsimlerin birbirine karışır olmasına aldırmadan, var etmek amacıyla uyku nedir bilmeden bedeni toprağa ya da demire çalmaktır.
alın terinin akıtılmasıdır, emek. zorlu koşullara göğüs gererek ve kimi zaman çalışmak şöyle dursun yatmanın bile imkansız olduğu ortamlarda çalışıp da, yorgun düşene kadar bazen balta sallamak, bazen kürekle toprak kazmak, bazen çekiç ile demir dövmek ve bazen orakla ekin biçmektir, emek.
her daim kanlı ellerin, karalanmış dillerin ve feri sönmüş gözlerin kanatmak istediği ve çoğu zaman bunu başardığı bir hedeftir de aynı zamanda, emek.
sevgi isteyendir, emek. yapılan işin sevilerek yapılması ve bundan da öte, emeğin var edilme sürecinde içten gelen bir kendini verme ile o var edişin gerçekleştirilmesi, emeği kutsal kılar.
sabır isteyendir, emek. dişi sıkarak ve tüm zorlu koşullara direnmektir. emeğin üzerine basarak hiçbir emeği olmayanların niyetleri karşısında soğukkanlı olup kendini bilmektir.
fedakarlık isteyendir, emek. geceler ile gündüzlerin ya da mevsimlerin birbirine karışır olmasına aldırmadan, var etmek amacıyla uyku nedir bilmeden bedeni toprağa ya da demire çalmaktır.
alın terinin akıtılmasıdır, emek. zorlu koşullara göğüs gererek ve kimi zaman çalışmak şöyle dursun yatmanın bile imkansız olduğu ortamlarda çalışıp da, yorgun düşene kadar bazen balta sallamak, bazen kürekle toprak kazmak, bazen çekiç ile demir dövmek ve bazen orakla ekin biçmektir, emek.
her daim kanlı ellerin, karalanmış dillerin ve feri sönmüş gözlerin kanatmak istediği ve çoğu zaman bunu başardığı bir hedeftir de aynı zamanda, emek.
düşünce`nin var olması için `düşünme `yetisi var olanların yaptıkları eylemselliktir.
bilinçli yapıldığı müddet sonuçta, açığa çıkacak düşünce de mantık çerçevesinde var edilmiş olacaktır. bilinçsiz yapılması halinde ise, hiçbir anlam ifade etmeyen düşünceler var edilmiş olacaktır ki bu, başlı başına düşünceye yapılacak saygısızlık olacaktır.
düşünmek, bir olguya dair ya da bir kavram hakkında fikir üretmeye giden sürecin ilk halkasıdır. düşünce ve düşünmek olmadan fikirde olmaz ve fikir olmadan ne bir olgu tanımlanabilir ne de bir kavram var edilip de açıklanabilir.
bu nedenle düşünmek insan yaşamını idame ettirmek için gerekli unsurlardan birisidir. o yapılmadan hiçbir karar verilemez ve adım atılamaz. en azından doğru yola sapılamaz ve nihayetinde düşülür. nereye mi ? e bir zahmet onu da siz düşünün.
bilinçli yapıldığı müddet sonuçta, açığa çıkacak düşünce de mantık çerçevesinde var edilmiş olacaktır. bilinçsiz yapılması halinde ise, hiçbir anlam ifade etmeyen düşünceler var edilmiş olacaktır ki bu, başlı başına düşünceye yapılacak saygısızlık olacaktır.
düşünmek, bir olguya dair ya da bir kavram hakkında fikir üretmeye giden sürecin ilk halkasıdır. düşünce ve düşünmek olmadan fikirde olmaz ve fikir olmadan ne bir olgu tanımlanabilir ne de bir kavram var edilip de açıklanabilir.
bu nedenle düşünmek insan yaşamını idame ettirmek için gerekli unsurlardan birisidir. o yapılmadan hiçbir karar verilemez ve adım atılamaz. en azından doğru yola sapılamaz ve nihayetinde düşülür. nereye mi ? e bir zahmet onu da siz düşünün.
seçimlerinin kendisine, sevdiklerine ve çevresindekilere getireceği olumsuzlukları düşünmeden kararlar verip de hareket eden ve bütün bunları umursamazlıkla karışık koy vermeler eşliğinde gerçekleştiren insan ya da insanlar için söylenmesi yerinde olan sözdür.
bir durum karşısında, o durumun ortaya çıkartacağı olumsuzlukları bertaraf etmek maksadıyla önceden tedbir alma öngörüsünde bulunmuş ya da bir kişi ya da kişilerin türlü gereksinimlerini, o kişi ya da kişilerin talebi olmaksızın içten gelen bir duygu ile karşılamış insan için söylenebilecek sıfatlardan birisidir.
kafatasının içinde bulunan beynin sayısız katmanlarının içersinde var edilendir.
düşünce, insan hayatını idame ettirmede ışık olandır, yol gösterendir, neyin neden yapılması ya da yapılmaması gereğini ortaya koyandır. bir fikrin oluşumu için gerekli olandır. aslında sadece fikrin değil, şu an dünya da insan tarafından var edilen her bir şeyin var oluş nedenidir.
insana özgü olduğu yanılgısına çoğu zaman kanılınsa da, insan harici sayılı diğer canlılar tarafından da var edilmektedir. misal bazı memeli türlerinin, maymun, yunus, köpek gibi davranışlarına kumanda etmede düşünceyi kullandıkları ve düşünce ürettikleri araştırmalarda belgelenmiştir. bu da, düşünen tek canlı olarak insanın öne sürüldüğü yargıları bozar niteliktedir.
düşünce doğası gereği sınırsızdır. şekle sokulamaz ve sonlandırılamazdır. yeni fikirlerin var edilme aracıdır. bu nedenledir ki düşünce, her daim bazıları tarafından korkulan olmuştur. bu bazıları egemenlerdir, hükmedenler ve zulmedenlerdir. sudan korkan kedi gibi ya da fareden korkan fil gibi düşünceden korka gelmişlerdir.
bazı diyarlarda düşünce bir hazine sayılmış, düşünene saygı duyulmuş ve düşüncelere değer verilmiştir.
ama bazı diyarlarda ise düşünce, suç sayılmış, düşünenden korkulmuş ve düşüncelere ceza verilmiştir.
işte efenim düşünce böyle sakınılası bir şeydir. düşünülmeye görsün anında mahpusluk edilebilir. tabi düşünen ile birlikte.
ama ne yapılmalı, inadına düşünmeli ve düşüncelerden korkanlara inat, düşünceler var edilmelidir.
bir bakıma düşünmek düşünce özgürlüğü insan olmanın bir gereğidir ve hiçbir yapı ya da kurum bu gereği gereksizlik olarak belleyemezdir.
insan var olduğu ve de özgür olduğu sürece düşünce de var olup özgür olacaktır. bunu belirtmemek olmazdır.
düşünce, insan hayatını idame ettirmede ışık olandır, yol gösterendir, neyin neden yapılması ya da yapılmaması gereğini ortaya koyandır. bir fikrin oluşumu için gerekli olandır. aslında sadece fikrin değil, şu an dünya da insan tarafından var edilen her bir şeyin var oluş nedenidir.
insana özgü olduğu yanılgısına çoğu zaman kanılınsa da, insan harici sayılı diğer canlılar tarafından da var edilmektedir. misal bazı memeli türlerinin, maymun, yunus, köpek gibi davranışlarına kumanda etmede düşünceyi kullandıkları ve düşünce ürettikleri araştırmalarda belgelenmiştir. bu da, düşünen tek canlı olarak insanın öne sürüldüğü yargıları bozar niteliktedir.
düşünce doğası gereği sınırsızdır. şekle sokulamaz ve sonlandırılamazdır. yeni fikirlerin var edilme aracıdır. bu nedenledir ki düşünce, her daim bazıları tarafından korkulan olmuştur. bu bazıları egemenlerdir, hükmedenler ve zulmedenlerdir. sudan korkan kedi gibi ya da fareden korkan fil gibi düşünceden korka gelmişlerdir.
bazı diyarlarda düşünce bir hazine sayılmış, düşünene saygı duyulmuş ve düşüncelere değer verilmiştir.
ama bazı diyarlarda ise düşünce, suç sayılmış, düşünenden korkulmuş ve düşüncelere ceza verilmiştir.
işte efenim düşünce böyle sakınılası bir şeydir. düşünülmeye görsün anında mahpusluk edilebilir. tabi düşünen ile birlikte.
ama ne yapılmalı, inadına düşünmeli ve düşüncelerden korkanlara inat, düşünceler var edilmelidir.
bir bakıma düşünmek düşünce özgürlüğü insan olmanın bir gereğidir ve hiçbir yapı ya da kurum bu gereği gereksizlik olarak belleyemezdir.
insan var olduğu ve de özgür olduğu sürece düşünce de var olup özgür olacaktır. bunu belirtmemek olmazdır.
bir kişiye başka bir kişi tarafından yürüme eylemliliğinin sonlandırılması ve kişinin olduğu yerde durması için savrulan emir sözüdür.
bu sözü savuran genel de güvenlik güçleri, bu sözün savrulduğu taraf ise; hak arayan bazen işçi, bazen memur, bezen öğrenci, bazen çiftçi, bazen emekli ve bazen de halk olarak belirmektedir.
bu sözü savuran genel de güvenlik güçleri, bu sözün savrulduğu taraf ise; hak arayan bazen işçi, bazen memur, bezen öğrenci, bazen çiftçi, bazen emekli ve bazen de halk olarak belirmektedir.