Aslında Haçlı seferi olarak adlandırabilecek müttefik ordular.
Seyahatname aslında bir nesir türüdür. Evliya çelebinin ki ünlü olduğu için Mevlana`nın Mesnevisi gibi ismiyle türüne mal olmuştur. İçinde bol miktarda mübalağa vardır. Hüseyin Nihal Atsız`ın derlediği Evliya Çelebi Seyahatname`si gayet güzeldir. İçinde Sinop cezaevinin bir anlatılışı vardır ki...
Not: Ayrıca dönemin dedikodularını, kültürünü ve hikayelerini de yansıttığı için kıymet kazanmıştır.
Not: Ayrıca dönemin dedikodularını, kültürünü ve hikayelerini de yansıttığı için kıymet kazanmıştır.
Japonların askeri amaçla kullanmak üzre geliştirdiği kimyasal.
Evrimci psikologların yırtıcılardan korunmak amacıyla hastalık derecesinde dikkatli olmayı alışkanlık haline getiren insanlardan dolayı ortaya çıkığını savundukları kişiler.
İhtiyaç kavramını gereğinden fazlaca açmayı gerektiren söz.
Zaman dördüncü boyut olarak tanımlanan her türlü varlık, cisim için var olmanın ilk şartı olan hızla doğru orantılı kavramdır. Zaman üzerine makaleler, zaman üzerine denemeler yazılmıştır. Romantik bir olgu olarak kullanıldığı pek çok durum vardır. Kırılgandır, kuantum fizikçilerinin spiraller halinde ilerleyen kırılgan ve dairelerde çizebilen şeklinde `hede hede` lerle açıklamaya çalıştığı kavramdır. Ayrıca görecelidir.
Bizi aştığını düşündüren kavramdır.
Bizi aştığını düşündüren kavramdır.
Meclis, merkez kütüphanesi, bakanlıklar, Anıtkabir`de gelebilir. Say say bitmez.
Daha çok mizahla karışık biraz da dalga havasında kullanılan sözcük öbeği.
Duyulduğunda insanda harap olmuş intibası uyandıran sözcük olabilir. Harap kelime kökünden gelir. Ayrıca çok güzel bir beyitte geçer.
`Ne harabiyim ne harabatiyim / Kökü mazide olan atiyim.`
Yahya Kemal
`Ne harabiyim ne harabatiyim / Kökü mazide olan atiyim.`
Yahya Kemal
Cümle içinde kullanma isteği uyandıran kelime.
Hazret-Hazreti sıfatı Arapça kökenli olup tartışmalı bir kelimedir. İki farklı kökten (bazıları üç olduğunu söyler) geldiğini savunanlar vardır. Birinci kökten geldiyse kelime anlamı `gösterilen, kendi muadillerini en iyisi, iyicesi` ikinci kökten geldiyse `her an ve her yerden görülebilen` demektir.
Buna mukabil yıllar içinde kelimelerin anlamları değişebilir çünkü diller canlı varlıklardır. Mesela serbest kelimesi Farsça`da başı bağlı anlamına geldiği halde bizde zıttı anlamda kullanılır. Hazret kelimesi de aynı şekilde yeni anlam kazanmış ve İslam Camiası içinde yıllar süren bir süreçte saygıdeğer kelimesi karşılar hale gelmiştir. Bu tür kullanımları bizde; Sultan IV. Murat Han Hazretleri şeklinde örnekleri metinlerle sabit mevcuttur.
Sonuç olarak hazret kelimesini saygıdeğer kelimesine eş anlamlı sayabileceğimiz gibi bir durum ortaya çıkar.
Kelimenin sonunda ki `i` harfi ise sadece mübalağa amaçlı kullanılmıştır.
Buna mukabil yıllar içinde kelimelerin anlamları değişebilir çünkü diller canlı varlıklardır. Mesela serbest kelimesi Farsça`da başı bağlı anlamına geldiği halde bizde zıttı anlamda kullanılır. Hazret kelimesi de aynı şekilde yeni anlam kazanmış ve İslam Camiası içinde yıllar süren bir süreçte saygıdeğer kelimesi karşılar hale gelmiştir. Bu tür kullanımları bizde; Sultan IV. Murat Han Hazretleri şeklinde örnekleri metinlerle sabit mevcuttur.
Sonuç olarak hazret kelimesini saygıdeğer kelimesine eş anlamlı sayabileceğimiz gibi bir durum ortaya çıkar.
Kelimenin sonunda ki `i` harfi ise sadece mübalağa amaçlı kullanılmıştır.
(bkz: Hazret-Hazreti sıfatı)
Garsonluk yaparken saçma gelen uygulamadır.
Fakat bir gün Antalya düden şelalesi yakınlarında bulunan Arkadaş Alabalık restoranında boşcu olarak çalışırken hali vakti yerinde halcilerden Kenan Ka****** isimli şahsa beni kart bilgilerini bana emanet etmesinin ne kadar güvenli olduğunu sorduğumda bana eğer bir sorunla karşılaşırsa sadece gittiği restoranlarda ki garsonlardan şüphe edileceğini söylemişti.
Zannımca biraz da mekana güvenle alakalı mevzudur. Uyanık olmak gerek.
Fakat bir gün Antalya düden şelalesi yakınlarında bulunan Arkadaş Alabalık restoranında boşcu olarak çalışırken hali vakti yerinde halcilerden Kenan Ka****** isimli şahsa beni kart bilgilerini bana emanet etmesinin ne kadar güvenli olduğunu sorduğumda bana eğer bir sorunla karşılaşırsa sadece gittiği restoranlarda ki garsonlardan şüphe edileceğini söylemişti.
Zannımca biraz da mekana güvenle alakalı mevzudur. Uyanık olmak gerek.
İnsanların isminin önüne konan faşist, komünist gibi ifadeler insanların önüne geçtiği zaman meydana gelebilecek olaylar dizisinden bir kesittir. Üzücü bir olay, kınanması gereken bir davranıştır. Fakat muarızlık çift taraflıdır. O günün şartları, o günün atmosferinde olmadan yargılanabilecek bir eylem değildir.
Metehan`a geçmiş olsun diyelim.
Metehan`a geçmiş olsun diyelim.
Mahallede top oynadığımız yaşlarda mahallede ki büyük ağabeylerin bize öğrettiği kural. Saha `eksikliğinden` kaynaklanıyor olabilir.
Türkiye devletinin resmi olarak kabullenmesinin imkansız olduğu lakin hükümet kanadının daha önce uyguladığı dış politikaya dayanarak mümkün olduğunu düşündüren mevzudur.
Mesele uygulanan politika değil, tutarlılıktır. Ülkeler uluslararası tabanlarda tüzel kişilik olarak görülebilir. Bunun sonucu her ülkenin uyguladığı politika doğrultusunda şekillenen bir kişilik grafiği çıkarılır. Bir ülkenin muarızı olan başka bir ülke, muarızı olduğu ülkenin kendi aleyhinde ki dış politikasını elbette normal karşılayacaktır. Böylece her ülkenin dış politikada ve eylemlerinde çizeceği bir istikamet belirlenmiş olur. Buda belli ülkelerin başka belli ülkelerle dostluk kurmasını sağlar çünkü bildiğimiz üzre ülkelerin dostlukları çıkarların paralelliğine bağlıdır. Ülkeler, hükümetler değiştikçe dış politikalarında köklü değişiklikler yapmazlar İngiltere`nin veya İspanya`nın dış politika geçmişini araştırabilirsiniz.
Yukarıda belirttiğim sebeplerden ötürü ülkelerin kişilikleri olduğunu bir gerçek olarak ele alırsak; bizim dış politikamızın sorunu yanlış olması değildir. Bir dış politikaya yanlış demek etik değildir. Hükümet yanlısı insanlar bu politikayı doğru olarak görüyor ve oy veriyorsa bize saygı duymak düşer. Mesele uygulanan politikada tutarsızlık olmasıdır.
Başka bir deyişle; mesele, ülkemizin kişiliksizleştirilmesidir.
IŞİD gibi bir serseri mayının eline silah verilmesi belki İngilizlerin Orta-doğu olarak adlandırdığı ülkemizin güney ve güney-doğusunda kalan bölgenin sürekli karışık olmasını isteyen ülkeler için güzel bir hamledir. Belki de bizim muhakeme yeteneği zayıf, cahil kamu zihniyetimizle anlaşılmayacak şekilde ülkemiz için de yararlı bir hamledir. Fakat bizi kişiliksiz hale getiren hamle konumundadır çünkü daha önce ABD`ye müttefik ismini veriyorduk.
Dış politikamızda bunun gibi tutarsızlıklar epeyce bir fazladır. Aşağıda bir kaç örnek görebilirsiniz. Bunun sonucunda ülkemiz kişiliksizleştirilmiş, itibarsız bir hale gelmiştir. Gerçek müttefiklerimiz dahi bizden şüphe duymaya başlamıştır. Hükümetin daha önce ki hükümetlerin tüm dış politikalarına kafa tutması konusu başka bir başlığın konusudur.
(bkz: Bir devlet başkanıyla önce tatile çıkıp sonra terörist ilan etmek)
(bkz: Kardeş millet dediğimiz ülkenin düşmanıyla dostluk maçı yapmak)
(bkz: Milyar dolarlık M-60 modernizasyonunu verdiğimiz ülkeye `van minüt demek`)
(bkz: BOP eş başkanı olduğu iddia edip Orta-doğunun bütünlüğünü savunmak)
Bunlar da konuyla alakalı bir kaç örnek.
Mesele uygulanan politika değil, tutarlılıktır. Ülkeler uluslararası tabanlarda tüzel kişilik olarak görülebilir. Bunun sonucu her ülkenin uyguladığı politika doğrultusunda şekillenen bir kişilik grafiği çıkarılır. Bir ülkenin muarızı olan başka bir ülke, muarızı olduğu ülkenin kendi aleyhinde ki dış politikasını elbette normal karşılayacaktır. Böylece her ülkenin dış politikada ve eylemlerinde çizeceği bir istikamet belirlenmiş olur. Buda belli ülkelerin başka belli ülkelerle dostluk kurmasını sağlar çünkü bildiğimiz üzre ülkelerin dostlukları çıkarların paralelliğine bağlıdır. Ülkeler, hükümetler değiştikçe dış politikalarında köklü değişiklikler yapmazlar İngiltere`nin veya İspanya`nın dış politika geçmişini araştırabilirsiniz.
Yukarıda belirttiğim sebeplerden ötürü ülkelerin kişilikleri olduğunu bir gerçek olarak ele alırsak; bizim dış politikamızın sorunu yanlış olması değildir. Bir dış politikaya yanlış demek etik değildir. Hükümet yanlısı insanlar bu politikayı doğru olarak görüyor ve oy veriyorsa bize saygı duymak düşer. Mesele uygulanan politikada tutarsızlık olmasıdır.
Başka bir deyişle; mesele, ülkemizin kişiliksizleştirilmesidir.
IŞİD gibi bir serseri mayının eline silah verilmesi belki İngilizlerin Orta-doğu olarak adlandırdığı ülkemizin güney ve güney-doğusunda kalan bölgenin sürekli karışık olmasını isteyen ülkeler için güzel bir hamledir. Belki de bizim muhakeme yeteneği zayıf, cahil kamu zihniyetimizle anlaşılmayacak şekilde ülkemiz için de yararlı bir hamledir. Fakat bizi kişiliksiz hale getiren hamle konumundadır çünkü daha önce ABD`ye müttefik ismini veriyorduk.
Dış politikamızda bunun gibi tutarsızlıklar epeyce bir fazladır. Aşağıda bir kaç örnek görebilirsiniz. Bunun sonucunda ülkemiz kişiliksizleştirilmiş, itibarsız bir hale gelmiştir. Gerçek müttefiklerimiz dahi bizden şüphe duymaya başlamıştır. Hükümetin daha önce ki hükümetlerin tüm dış politikalarına kafa tutması konusu başka bir başlığın konusudur.
(bkz: Bir devlet başkanıyla önce tatile çıkıp sonra terörist ilan etmek)
(bkz: Kardeş millet dediğimiz ülkenin düşmanıyla dostluk maçı yapmak)
(bkz: Milyar dolarlık M-60 modernizasyonunu verdiğimiz ülkeye `van minüt demek`)
(bkz: BOP eş başkanı olduğu iddia edip Orta-doğunun bütünlüğünü savunmak)
Bunlar da konuyla alakalı bir kaç örnek.
Geçici olması durumunun yalnızca insana umut vermek amaçlı olduğunu düşündüren klişe olabilir.
Kamu genelinde kullanılan bu replik aşağıda ki fıkradan yola çıkar.
Bilim adamları 3 fare üstünde 3 ülkenin içkilerinin etkisini test ediyorlarmış.
Fransız içkisini içen fare küt düşmüş.
İngiliz içkisini içen fare de küt diye düşmüş.
En son fareye Türk rakısı içirmişler, fare biraz sallandıktan sonra haykırmış:
-O kedi buraya gelecek!
Bilim adamları 3 fare üstünde 3 ülkenin içkilerinin etkisini test ediyorlarmış.
Fransız içkisini içen fare küt düşmüş.
İngiliz içkisini içen fare de küt diye düşmüş.
En son fareye Türk rakısı içirmişler, fare biraz sallandıktan sonra haykırmış:
-O kedi buraya gelecek!
Türkiye`nin atıldığı gelişen ve gelecek vaat eden kritik bir sektörün kül kömür baltalandığı olaylar dizisidir. İç acıtır. Küfür ettirir.
Ali Şan isimli şahsın o diğer kızın geleceğine ve gayesine engel olmasının ardından gaye değiştirten sorunsaldır (u: :D)
Düşünceli hali kendi kendinde, kendin için kamufle etmektir.
Ev arkadaşları arasında iyi geceler anlamına gelen söz olabilir.
Kitlelerin ekonomik buhranlar da girdikleri toplu psikoloji tespiti.
(bkz: Nasyonal sosyalizm)
(bkz: Nasyonal sosyalizm)
Cumhurbaşkanının mebuslar arasından atayarak doldurduğu kurum. İdare müessesesinin tepe noktası.
Savaşa girişimizdeki ironi söz konusu olduğunda bitişi için seviyesiz kalan ironidir. Teorik olarak Almanya silah bıraktığında biz direnmeye devam ediyorduk.