confessions
  1. toplam entry 5134
  2. takipçi 0
  3. puan 1464453

egzistansiyalist nihilist

eski türkiye sözlük
yeni bir ideolojiye bel bağlayan mücahid, cihad adamı. ne olduğu hakkında tam bir fikir sahibi değilim. bildiğim bir şey varsa bilmediklerimi bilmediğim. o yüzden bu tip insanlar sokakta işeyebilir, alogerik şiirler yazabilir ve bilhassa sokak ortasında s.kin beni diye bağırabilir. uzak durmak lazım. ama gene de yolu cihada çıkar. cihad cihaddır.

darağacından notlar

eski türkiye sözlük
julius fucik'in ait nazilerin tutsaklığındayken gestapo hapishanesinde yazdığı eser.
kitap nazi cehennemini anlattığı gibi insanlığa olan umudun bir resmidir aynı zamanda. görülen insanlık dışı uygulamaların ve işkencelerin canlı bir şahidi aynı zamanda bir iradenin teslim olmayışına çok güzel örnektir.

bir ölçü birimi olarak kenan doğulu

eski türkiye sözlük
kıyas yapılırken baz alınan genel referans noktalarından birisi. kenan doğulu ile ilişkilendirilmeyen hiç bir ölçü bilim dünyasında kabul görmez aksine kınanır, yuhalanır.
-bu quark demetlerinin kuantum testisinde alabileceği maksimum yol miktarı nedir profesör mişel
-yaklaşık üç kenan doğulu kadar.
-hmm o zaman bunu iki buçuk kenan doğulu'ya düşürmek için tantalyum ihtiva eden pozitronlar ilave edin.

başlıklardan kompozisyon oluşturmak

eski türkiye sözlük
'samsun 216' içen 'baskın oran' hayal edebilir miyiz ? bu ancak 'yavuz çetin'in 'ekşi sözlük' yazarı olma ihtimali kadardır. 'nefes' nefese arkamızdan 'beslenme çantası'nı unutmuşsun diye koşturan annelerimizi düşünüyorum da aslında elit insanların 'brooklyn çığlıkları'ndaki toplum gibi postmodernizmin esiri olmuş olmaları 'kafka sendromu' gibi acı ve acıklı. 'uzaylıların dünyayı ele geçirmeye hep abd den başlaması' kadar klişeleşmiş söylemleriyle 'disk'te yer edinme çabaları 'fırından yeni alınmış sıcak ekmek'lere sahip olma amacından pek farklı değil. 1 mayısta 'taksim'de bulunmamaları ve bunu 'sarhoş bir insan tarafından esir alınmak' kadar komik bir şekilde çeşitli sebeplerle izah etme gayretleri ancak 'pluton iyiydi de çevresi kötüydü' tarzı bir cevabı haketmektedir. 'izleyiciden alkış almak için konuşmak' gibi populist bir eğilime sahip ve 'asker' zihniyetiyle düşünen, hayatında muhtemelen 'sisifos söyleni'nden başka bir kitap okumamış bu çevre ancak çaylak politikacıların yanında muteber bir yer edinebilir. bu çevrenin edebi bilgisi dahi 'noktalama işaretlerinden sonra boşluk bırakmak'tan öteye gidemediği için 'sözlüğün test hayatına başlaması'nı takriben illk 'zirve'de ders verilmesi icap etmektedir. misal bunlardan birisi olan ve 'futbol' sayesinde meşhur olan 'ahmet çakar' muhtemelen daha da komik olabilmek için 'şansa bak' isimli absürd bir programda boy gösteriyor.fakat bu camiada olup kişiliğini koruyan yok mu elbette var aklıma ilk gelenlerden birisi olan 'rasim öztekin'i pardon filminden hepimiz tanırız. 'travian 'tarzı oyunların kitselleşebildiği bir ülkede 'kedi' saflığını koruyabilmesine hayran kalıyorum açıkcası.

bunları düşünürken 'hsbc'ye sövüyorum aynı zamanda. 'sözlükte yalnız kalmak' kadar berbat bir durumla başbaşa bıraktığı için. hayır neden içeri almadınız beni anlam veremiyorum. fatura yatıracaktım halbuki. neyse 'msn messenger' hata vermedi bu gün düzeldi moralim.yüzüme 'kemal unakıtan' gülüşü yerleşti bak birden. 'antalya'da tatil yapsam bu kadar sevinmezdim. 'tamam' çok abarttım ama şu an 'ünlü' birisiyle oturup 'algida' yiyor gibi hissediyorum kendimi.
aklıma 'tbmm'nin açılışında 'atatürk'ün dua etmesi geldi. 'tetriste çubuk beklemek' kadar uzun gelen bir süre olmalı herhalde ilk meclisin açılışı. 'google'dan o fotoğrafa baktım da çekenin adı 'şaban'mış. allah rahmet eylesin güzel bir fotoğraf çekmiş. gazi, ülkenin 'adalet ve kalkınma partisi'yle 'cumhuriyet halk partisi' arasındaki hizipleşmeyle kemirildiğini görse bence hiç kurmazdı cumhuriyeti. yazık. gerçi 'fenerbahçeli'ymiş belki kurardı. nutukta 'türkçe'si çok acayip geliyor kulağa, nahoş bir tad bırakıyor bende acaba başkalarında da oluyor mudur? çanakkale'de 'komutan'ken ileride 'mustafa kemal atatürk' olacağını hayal etse kimbilir ne düşünürdü.

ben olsam hiç bu kadar uğraşmaz 'anamur'da tatil yaparak ömrümü geçirirdim herhalde ('gb') (bu gb'yi daha iyi yere sığdırabileceğini düşünen varsa söylesin her türlü teklife açığım, beğenirsem 'tokai' çakmak vercem söz veriyorum.

(bkz: başlıklardan diyalog örmek)

gerekli görülen edit: başlıklar 02. 05. 2008 tarihine aittir. yalan söyleyen top olsun.

balta girmemiş ormanlar

eski türkiye sözlük
şu anlık insanoğlunun burnunu sokmadığı yerlerden birisi. bm nin acilen 'balta giren orman doğrulamaz' mottolu bir kampanya başlatması lazım aksi takdirde torunlarımıza bir zamanlar diye başlayan hikayelerimizde başrolü oynayacak gibi gözüküyor.

tamam anlıyorum maksimum kar, minimum maliyet için ideal yerler ama işi pişkinliğe vurup kıta büyüklüğünde ormanları katledip, mahalle yüzölçümünde fidanlıklar dikmeyin. hayır bizi aldattığınızı bildiğimizden demiyorum o dikdiğiniz fidanların maliyetini çıkarmak için ülke büyüklüğünde ormanlara tekrar tecavüz ediyorsunuz çünkü. bana hisse vermediğiniz sürece konunun peşini bırakmayacağım lahey'i devreye sokucam tanıdıklarım var yazdıklarımı okuyorsanız teklifimi gözden geçirin derim çok ciddiyim.

baba oğul ittifakı

eski türkiye sözlük
ittifakın temelinde teklifsiz uzlaşı ve onaysız kabulleniş yatar. taraflardan hiç birisi ittifak şartlarını sorgulamaz zaten bellidir. şimdi bu baba oğul dayanışması değildir. o farklı bir başlıkta incelenebilir. burada bahsedilen ortak çıkar paydasında gelişen, simbiyotik bağla çevrili ittifakta mutualist bir formun hakim olması. yani birlikteliği belirleyen, dayanışma mı yoksa ittifak mı olduğunu gösteren etmenler. eğer birliktelik çıkar üzerinden yükseliyorsa ittifaktır. içgüdü veya karşılıksız yardım şeklindeyse dayanışmadır. deniz feneri derneğidir. bizim inceleyeceğimizse ittifak sınırlarında olan birlikteliktir. şimdi baba oğul samimiyeti burada öncü rol oyar, taraflar birbirinin açığını kapatır. mevcut tehlike veya gereksinim ortadan kalktığı anda gene eski fırçalanan oğul ve anlayışsız baba rollerine geri dönülür. ne zaman kurulur bu ittifaklar peki ? genellikle anne faktörü devreye girdiği zaman. eğer anne yapılmak istenmeyen bir şey söylediği takdirde ittifak spontane şekilde kurulur, fikir teatisine gerek kalmadan fikir birliği sağlanır. baba ve oğul işin yapılmaması gerektiği yönünde oy kullanır. bu anlarda kız kardeşi faktörü çok önemlidir. eğer tarafsız kalırsa muhtelemen kutsal ittifak başarıya ulaşır eğer kız kardeş anne lehine görüş bildirirse denge anneye kayar. yani kız kardeş çok önemlidir.
yukarıdaki ittifaktan başka şöyle bir ittifakta kurulabilir. kendimden örnek vereyim. misal babamın en sevmediği şey sigarasından almam. meraklısı değilimdir içtiği sigaraya, muhtemelen yeryüzünde kısa kutu 2001 içen bir tek benim babam vardır. ama bazen kaçınılmaz olabiliyor. kullanmak zorunda kalıyorum. iğneli bakışlara maruz kalıyorum. önemli değil babam, sağlığımdan ziyade sigarasında işin biliyorum. bu da önemli değil, paketi yarıdan fazla, fırçalama eşiğinin üstünde. işte kimi zaman olur ki babam sigarası bitince on dakika öncesinde çay koymam için işkence yapan kendisi değilmişçesine şirinlerdeki bebek şirin edasıyla sigara ister. işte böyle anları da ben fırsat bilirim. en az 5 dakika babam için cehennem azabı şeklinde geçer. işte böyle bir baba oğul ilişkisinden elbette dayanışma çıkmasını bekleyemeyiz. en fazla çıkarlar müşterek olduğu zaman geçici bir ittifak kurulur. ne zaman kurulur peki. baba ve oğul aynı zamanda sigarasız kaldığı zaman ve ikisinde ayrı ayrı sigara parası olmadığı anca para birleştirilirse sigara alınabileceği zaman. böyle zamanlarda olay çok basite indirgenir. kelime oyunları yapılmaz. muhtemel diyalog şu şekildedir.
baba- lan sigaran var mı?
çocuk- yok valla ya bende senden isticektim.
-bende de kalmadı ya 1 milyon var bende.
- bende de 2,5 var.
- tamam git bi sigara al sen.
-tamam winston alıyorum.

şimdi biraz bakalım. ilkin paraların birleştirilmesi için bir teklif yok taraflarda. zaten gerekte yok teklife. her şey ortada kartlar açık. ikincisi burada da kapitalizmin en büyük kuralı geçiyor. nakit kimdeyse tercih onundur. şimdi normalde babanın istediği sigara alınması gerekliyken burada paranın fazlasını koyan çocuk olduğundan kendi içtiği sigaranın alınacağını söylüyor. sormaya bile tenezzül etmiyor alayım mı bile demiyor. neden ortaklıkta en fazla hisse kendisinde var çünkü.

bu ittifakın en güzel kısmı çabuk bozuluyor olması. ve kimsenin birbirine minnet duymamış ve duymayacak olması. kapitalizmin en çok bu yönünü seviyorum. feodal kültürün dayattığı gereksiz saygıyı ortadan kaldırması, baba karşısında samimiyetsiz saygı efektlerine lüzum bırakmıyor oluşu. para varsa ittifak var para daha çok varsa ittifağa gerek yok. para hiç yoksa anne var.

allah kuran kitap çarpsın

eski türkiye sözlük
üçü bir arada tercihlerinin en tehlikelisi. isteğe göre 'allah' 'isa' 'kutsal ruh' çarpsın, 'musa' 'tevrat' 'davudun heykeli' çarpsın, 'marx' 'engels' 'lenin' çarpsın, 'proudhoun' 'bakunin' 'kropotkin' çarpsın, 'mehmet' 'akif' 'ersoy' çarpsın versiyonları da mevcuttur.

yola çıkmalı

eski türkiye sözlük
söz ve müziği sezen aksu'ya ait olan, adı bende saklı albümünün incisi. asıl vurgun ise ece aksoy'dan:

bir gece uyandıkça yanımda görmek için seni,
bin kere uyudum?
sabah yola çıkmalı,
durup eşyayı dinlemekten iyidir yola çıkmak.

yine aşk var

eski türkiye sözlük
zuhal olcay'ın aşk'ın halleri adlı son albümünden üç numaralı şarkı.
müzik: deniz bayrak
söz: hüsnü arkan
tek kelime ile enfes bir şarkı.

vurulur gönül dediğin bir kuş kaçamam
mazim bu kadarmış bozdurup harcayamam
değeri var her şeyin altından satamam
ben unuttum dünü geçmişle yatamam
yine akşam yanıyor yansın sigaram
yine aşk var dönüyor dönsün dünyam
yine akşam yanıor yansın sigaram
yine aşk var dönüyor dönsün dünyam
istemem ziyaret etme kalbimi bir daha?

anladım sen çok büyüksün sana göre değilim
bir boy eksik bir beden küçük ben sana göre değilim
benim aklım kıt, deliyim anlayamam
benim aklım zor, sorsan cevaplayamam
yine akşam yanıyor yansın sigaram
yine aşk var dönüyor dönsün dünyam
yine akşam yanıor yansın sigaram
yine aşk var dönüyor dönsün dünyam
istemem ziyaret etme kalbimi bir daha?

yine akşam yanıyor yansın sigaram
yine aşk var dönüyor dönsün dünyam
yine akşam yanıor yansın sigaram
yine aşk var dönüyor dönsün dünyam

yedi uyuyanlar mağarası

eski türkiye sözlük
uyudukları mağara selçuk'ta olduğu rivayet edilen, kuran'da bahsi geçen, efsanevi yedi zat'a verilen ad. hikayesi hakkında detaylı bilgiyi veren biri çıkar umarım. ben de çok bir şey bilmiyorum. sadece selçuk'ta gittim gördüm bir mağara. tarsus'ta da varmış. bilemiyorum. ama adlarını verebiliriz bu yedilinin. debernuş, şazenuş, kefeştetayyuş, mernuş, mekseline, meslina, yemliha'dır. bir de köpekleri varmış. onun da adı; kıtmir imiş. hadi bakalım.

yazık çok yazık

eski türkiye sözlük
diyecek bir şey bulamayan bireyin sözlerinden biri. karşı tarafa söylenir. çünkü karşı taraf gerçekten yazıklardadır. bunu söyleyen acıdığı gibi üzülür de. içinden der ki; nasıl böyle olabilir biri, böyle bir şeyi nasıl yapar. ama son söz olarak işte, yazık çok yazık.

yaz bitti

eski türkiye sözlük
bir murathan mungan şiiri.

yazın bittiği her yerde söylenir
söylenmeyen şeyler kalır geriye

ve sonra hiçbir şey olmamış gibi
ağır, usul bir hazırlık başlar
uykuya benzer yeni bir mevsime

orda burda, ev içlerinde, kır kahvelerinde, deniz kenarlarında
incelen yazın akşam esintilerinde
zaman usulca sıyrılır aramızdan
ta içimizde duyarız gelecek günlerin geçmişini
başka ne gelir elimizden
büyük bir uzaklığa gülümseyerek
geçiştiririz
ıskaladığımız şeyleri

yatıştırıcı rüzgarlar
dışavurur içimizdeki lodosu, poyrazı, günbatımlarını
saklar bizi
gözlerimizdeki hüzne 'dinginlik' adını verir
'seni iyi gördüm' diyenler
biz de iyi hissederiz kendimizi
elimizden başka ne gelir ki?

köşe başları, akşamüstleri, kokular
tozar gider zamanın boşluğunda
karışır anların kuytu belleğine
belki sonraları bir gün
hatırlanır aynı kederle
yazın bittiği her yerde söylenir
söyleyenler inanır bir şeylerin sahiden bittiğine
yaz biter
eskir geceler, serin, hüzünlü
yeni mevsime hazırlık: ömrün teyel yerleri
bir yanı telaş, bir yanı ürperten yaz sonu ikindileri
çıkarır sizi dalgın derinliğinizden
yaşadığınızı duyarsınız teninizde
bir zamanlar okumuş olduğunuz kitapları özlersiniz
sıcak odaları, beyaz, temiz yastıkları
ahşap panjurları
yaz bitti
bitmeyen şeyler kaldı geride

yaz bitti
yaz bitti
yüksek sesle söylüyorum bunu kendime
her yerde söylendiği gibi
yaz bitti
yaz bitti
hiçbir şey hiçbir şey
hiçbir şey
yalnızca üşüyorum şimdi
33 /
dubai vize izmir masaj izmir masaj salonu